Frank Rijkaard apar topar gönderildiğinde ( ki gönderilmesinin yegâne sebebi Fenerbahçe’den bir mağlubiyet daha almamaktı, sanki 10 yıldır olmayan bir şeyden kaçınmaya çalışmak gibi) yönetimden kimsenin mevcut durumu öngöremediği aşikar. Hagi hariç elbette, “ daha kötü değil, daha kötü değil” dedikçe başka bir alemde yaşadığına tanık oluyoruz. Bu tonlama, “sizz hırsızzzzz, hırsızzzzz” tonlamasıyla aynı, gariptir.
Yönetimi, seyircisi ve basını ile iliklerine kadar bu durumu hak eden bir kulüp Galatasaray. Kimse de çıkıp ya birader ne yapıyorsunuz, bu adamı göndereceğinize Servet, H.Balta, Sabri, Ayhan, Barış, M.Sarp ile ne yapılabilir ki demediği, koskoca bir transfer sezonunu bitime saatler ile yakalayabilen bir yönetime her daim sahip çıkıp, burası Barcelona’ya benzemez hacı, o yıldızları kime versen şampiyon yapar geyiklerine inandıkları için bence lanetli bir kavim pardon kulüp Galatasaray.
Devre arasında 3 yabancı transferin de Rumen olması çorbadaki küçük Becali-Popescu bulantıları.
Artık basın toplantıları, d.günümü neden hatırlamıyorsunuz size çok kırıldım tarzında. Feci duygusal ve klinik düzeyde kompleksle örtülü.
Sonuç; Buca’ya yazık oldu.
1 yorum:
Eline saglik kardesim , gucune guc katmaya geldik :)
Yorum Gönder