26 Ağustos 2008

İtiraz Yoksa Sorun Yok

Yeni getirilen kurallar gereği TSL'de oynayan takımların kadrolarında 18 yaşını doldurmamış PAF takımından bir oyuncu bulundurmaları gerekiyor. Geçen sezon oynanan ve Beşiktaş'ın 3-2 kazandığı Trabzonspor-Beşiktaş maçında,Beşiktaş bu kuralı ihlal ederek ilginç bir garipliğe imza atmış. Ancak işin daha da garibi bu yanlışın bilgisayarlı sisteme rağmen dikkat çekmemiş olması ve kural ihlalinin gözardı edilmiş olması. Sivasspor'un itirazı ise olayın üzerinden zaman geçtiğinden usülden dolayı kabul edilmemiş. Birilerinin yaptığı hatalar sadece itiraz durumunda gün yüzüne çıkacak sanırım. İtiraz eden, elleşen yoksa da bırakın öyle kalsın...

Milan Baros Galatasaray'da

Eksik bölgeye mantıklı bir transfer yapıldı Galatasaray tarafından. Geçirdiği ağır sakatlığın ardından bir düşüş söz konusu olmuş olsa da henüz yaşının 27 olması transferi daha da makul kılıyor. Son yıllardaki performansı çok fazla dikkatleri çekmiyor olsa da getirilebilecek iyi adamlardan biriydi Baros.Son olarak Porsmouth takımında kiralık olarak görev alan Çek futbolcunun ligde golü bulunmuyor olsa da FA Cup'ta çok faydalı işler yaptı. Şampiyonlar Ligi'ne kalınması halinde beklenilen bir forvet transferi söz konusuydu, bu tarihten önce olması sürpriz oldu.

22 Ağustos 2008

Silvestre Gunners'da

Manchester United'ın belki de fazla ihtiyaç hissetmediği ancak Arsenal'in ihtiyaç duyduğu bir adamdı Silvestre. Arsene Wenger yöntemleri diye bahsetmiştik ve Wenger bu yöntemlerin dışına çıktı bu transferi yaparak. Arsenal'in 30 yaş civarlarında bir futbolcu aldığını -hafızamı ne kadar zorluyor olsam da- anımsayamıyorum. Remi Garde, Oleg Luzhny, Davor Suker ve William Gallas transferleri 27 yaş civarlarındaydı, ilk aklıma gelenler olarak. Bir kırılma noktasıdır belki bu transfer, takımın yapısını oluştururken. Tecrübesiyle takıma katacağı çok şey olacaktır Silvestre'nin. İlk aşamada belki 11'de yer bulamaz ancak oynayabildiği pozisyonlar gereği takıma katkısı tatmin edici seviyede olacaktır. Hücum edilmesi gereken durumlarda Silvestre'nin varlığı 3'lü defans yapısını da mümkün kılacaktır. Aynı zamanda Clichy öne alınıp Silvestre arkasında da oynayabilir takım içerisinde. Ancak yine de takımın bir defansif orta saha oyuncusuna ihtiyacı olduğu gerçeği değişmiyor tüm yapılan transferlere rağmen.

Not: Arsenal ile ilgili yazıları bir başka blogda da yazmaya başlayınca burada boşlamış oldul gunners haberlerini. Aynılarını buraya da koyacam bundan sonra, Wenger'e ayıp olmasın.

19 Ağustos 2008

14 Defa Sağol PSG

Kim Daha Çok Fenerbahçeli?

Her sezon temmuz-ağustos ayları Fenerbahçe adına transfer haberleriyle geçer resmi site yalanlamalarla dolardı. Özellikle son zamanlarda sanki bir transfer sezonu değil de tribün kavgası sezonu yaşanıyor. Resmi yollarla kulüp ve gruplar açıklamalarda bulunarak kendi Fenerbahçeliliklerini savunuyorlar. Hangi açıklamayı okursak herkes haklı bu nasıl işse?Tribün kültürü çok sağlam olan bir taraftar olduğumu iddia edemem ancak münferit bir taraftar olarak uzaktan olaya bakan ve tarafsız olan biri olarak birkaç kelam edebilirim bu konuda yaşanan bunca olayın ardından. Taraftar grupları tribün sakinlerinin ateşleyicisi, deplasman maçlarında takımın arkadaşıdırlar, kendilerini takıma adamışlardır ama...Evet birçok ama dizilebilir gruplar adına geçmişte yapılan hatalarına dair. Görebildiğim kadarıyla şahıslardan kaynaklanan zorbalıklar ve anlam taşımayan hareketler fazlaca olmuştur ve bu gerçekten maçı seyretmeye gelen insanlara ciddi zarar vermiştir. Bağırmayan taraftarlara küfür etmeyi bile sıradan bir hareket olarak algılayan bu insanlar aynı zamanda kişisel menfaatlerini de gözetmişlerdir. Tribünün sadece kendilerinden ibaret olduğunu zannediyor olmalılar ki bazı çıkışlarından alternatifsiz olabileceklerini ima ediyorlar. Zamanında bazı rant kavgalarının da olmuş olduğu herkes tarafından biliniyor zaten.Deplasman maçlarını anlatırken yaptıkları kavgaları bir övünç kaynağı olarak görebilen insanların gruplar içinde yer alması da düşündürücü bir nokta. Karşılıklı hatalar dizisi olayı bu noktaya kadar getiriyor.Tüm bunların kişisel olaylar olduğunu anımsamakta da fayda var.Tüm bunlar yaşanırken yönetimin haklı olduğunu savunmak da pek anlamlı değil. Ancak burada göze çarpan asıl nokta odak noktası olarak Fenerbahçe-tribün değil de Aziz Yıldırım-tribün noktasının oluşmuş olması. Kendisi tarafından kurulan bir grubu bugün başka takım taraftarı olarak adlandırabilmesi belki de ciddi bir kırılma noktası olacak bu tartışmalarda. Ve yine bu açıklamalarda göze çarpan en farklı nokta ise tribünde bir olmayı başaramamış grupların bu olayların ardından birbirlerini destekleyen açıklamalar yapmış olmaları. Belki de bugüne kadar bir olamayışlarının bir acısıdır bu yaşananlar.

18 Ağustos 2008

100

Geride kalan zamanda 100. yazımızı girmiş olduk bu yazıyla birlikte. Güzel olduğunu düşündüğüm yazılarım kadar tekrar dönüp okuduğumda kötü izlenimi veren yazılar da oldu bu zamanda. Yani klasik olarak iyisiyle kötüsüyle 100 yazı geride kalmış oldu. Umarım ki şartlar el verir de uzunca bir zaman yazmaya devam edebilirim burada. Bloğa başlamamdaki ilham kaynağım olan Lambuja'ya(Alper Abi) sarı-laci teşekkürlerimi sunuyorum...

14 Ağustos 2008

Şaşırmadık

Türk futbolunda bir takımda bir sezondan fazla durduğu zaman bizi şaşırtacak teknik adamlar vardır. Neyse ki bu adamlar bizi şaşırtmayı sevmiyorlar da bir sezon dolmadan takımlarını bırakıyorlar ya da başka şekilde ayrılıyor takımdan. Hikmet Karaman yani "minyatür Terim" den bahsettiğimi herkes anlamıştır sanırım. Sempatik bir görünümü olsa da istikrar kelimesinin zıttı özelliği vardır kendisinin. Herhangi bir arama motoruna girip adını yazdığınız zaman kendisiyle birlikte onlarca takımın adı aynı anda çıkar değişikliği seven bu adamların. Antalyaspor'dan da ayrılmış Karaman ve şahsi görüşüm en geç ligin dördüncü haftasına kadar bir takımla anlaşır.

11 Ağustos 2008

Böyle Biri Vardı Ne Oldu?#3

Henüz 17 yaşındayken River Plate'de oynadığı oyunla Avrupa takımlarının dikkatini çekmeyi başarmıştı Maxi Lopez. Arjantin U-20 milli takımındaki oyunu da Avrupa'ya gitmesini tasdikler yöndeydi uzun sarı saçlı ileri uç adamının. İtalya pasaportuna da sahip oluşu Avrupa takımlarında oynamasını kolaylaştırıp, transferini daha da cazip hale getiriyordu. Çok geçmeden beklenilen olmuş ve Lopez Latin Amerika'ya güle güle demişti 2005 yılında. Barcelona forması altında kendisini seyrederken ileriye dönük olarak çok umutluyduk performansından. Larsson'un sakatlanmasının Lopez'e yarayacağı düşünülmüş olsa da Katalanlarda bir türlü istenilen performansa ulaşamadı.Henry, Ronaldinho, Messi, Eto'o ve Gudjohnsen gibi isimlerin arkasında kalmasının da istediği patlamayı yapamamasında etkisi oldu.Barcelona ve Maxi Lopez adı birlikte anıldığında herkesin aklına ilk olarak düşen Chelsea'ya attığı gol oluyor, bunun dışında derin bir iz bırakamadan Mallorca'nın yolunu tuttu Lopez. Bir sezon Mallorca'da oynadıktan sonra da beklenilen sıçramayı yapamamıştı Tank lakaplı Maxi Lopez. Tam bu sıralarda adı sık sık Türk medyasında da yer alıyordu Beşiktaş ile birlikte. Türkiye'ye gelmesini o sıralarda hemen hemen tüm futbolseverler istemekteydi, kendisine uygun bir lig olduğu düşünüldüğünden dolayı. Ancak çok geçmeden Beşiktaş böyle bir transfer ile ilgilenmediğini açıklamıştı resmi kanallardan. İspanya liginde oynayabilecek düzeyde olmadığı anlaşıldığından olsa gerek ki 2007 yılında Rusya'ya transferi gündeme geldi. Ve oldukça uygun sayılabilecek bir bonservis bedeliyle-2 milyon Euro- Önder Turacı'nın tazminat ödediği FC Moscow takımına transfer oldu. Halen FC Moscow takımında oynayan Lopez La Liga'daki performansından daha hatrı sayılır bir performans sergiliyor olsa da bir daha Barca ayarında bir takımda forma şansı bulabilir mi? İşte orası tamamen bir muamma.

Böyle Biri Vardı Ne Oldu? #1
Böyle Biri Vardı Ne Oldu? #2

Beşiktaş 2008-2009 Sezonu Formaları

Galatasaray ve Fenerbahçe'nin ardından Beşiktaş da geçtiğimiz Cuma günü forma tanıtımını yaptı. İlk bakışta göze hoş gelen gri-siyah enine çizgili forma oluyor. Klasik çubuklunun olmaması zaten abes olurdu Beşiktaş adına. Enine formaları gördükten sonra aklına takılıyor insanın bir Fenerbahçe kıyaslamasının olup olmayacağı?

FeGa

Biri Fenerbahçeli diğeri Galatasaraylı iki ünlü ismin bir araya gelerek ortaya çıkardıkları bir deniz ürünü FeGa. Ali Şen ve Erkan Ayral deniz ile yakından ilgilerini bir projeye dökerek su altı motosikleti projesine katkıda bulunmuşlar. İlk prototibi üretilen bu alet önümüzdeki sene ihraç edilebilecek seviyede üretilmiş olacak. En güzel tarafı ise bu motosikletin üretiminde kullanılan herşeyin tamamen yerli mal oluşu. İsmi de futbolda rakip olan iki takımın kısaltmalarından oluşuyor ve bu bloga yer alışının nedeni de ismindeki güzelliktir. "FE"nerbahçe, "GA"latasaray kelimelerinin ilk iki harflerinden türetilerek bir isim kazandırılmış bu su altı motosikletine. Hayırlara vesile olsun...

7 Ağustos 2008

Alonso Yalanı

Sağır sultan bile duymuşken Fenerbahçe'nin Alonso ile ilgilendiğini resmi site tam aksi yönde herhangi bir transfer girişiminin olmadığını söyledi. Yalan transfer haberleri yapan gazeteleri yalanlarken aslında onlara prim kazandırıyor olduğunun farkında olmayan Fenerbahçe resmi sitesi ziyaret edilemeyecek duruma geldi neredeyse. Lugano transferi açıklanırken bile başka haberin yalanlanması kullanılmıştı. Uefa sitesinde "Fenerbahçe'de Lugano Şoku" diye haber yayınlandıktan sonra "Lugano Fenerbahçe'de" haberi görmeyi düşünürken bizler karşımızda "Hangi Lugano Şoku" haberiyle karşılaşıp transferden haberdar olmuştuk. Neyi ispatlamaya çalıştıklarını anlayabilmiş değilim.

3 Ağustos 2008

Gündem


Gündemi bile tam anlamıyla takip edemediğim zamanları yaşıyorum şu sıralar. Yazamadığım zamanlarda yaşananlara bakacak olursak sanırım en önemli olay Fenerbahçe,Galatasaray ve Beşiktaş'ın rakiplerinin belli olmuş olması. Şampiyonlar ligi elemelerinde genel anlamda şanslı sayılırız ülke olarak. Galatasaray'ın Manchester United ile eşleşmesi dışında adı korku veren takımlarla pek eşleşmiyoruz hafızamda kaldığı kadarıyla. Tahminim ya da temennim 3 takımımız da rakiplerini elesin, ortalık şenlensin.
Beni şaşırtan bir başka haber de Kocaelispor'dan geldi Kocaelispor sempatisi olan bir arkadaşım aracılığıyla. Davis kesin olarak Kocaelispor'da deyince o an yanımda bulunan diğer arkadaşım "lan şu gözlüklü olan mı?" demiş olsa da beni baya heyecanlandırdı bu haber. Ancak sonradan askıya alındığı haberleri geldi sakatlık şüphesinden dolayı. Daha önce de buna benzer olayları ülke olarak yaşamıştık. Rivaldo, Denilson söylentileri ilk olarak akla gelenler arasında.
Az önce rakipler belli oldu dediysem de henüz Fenerbahçe adına netlik kazanmış bir durum yok. İlk maçı içeride 2-0 kazanmış olsa da futbolda her ihtimalin olduğunu unutmamak gerekiyor bu durumlarda. Emre de ilk resmi maçına çıkmış oldu böylece. Kazım'ın da iyi oynadığını söylüyor seyreden arkadaşlar. Kazım iyi de oynasa kötü de oynasa o formanın yakıştığı kesin. Ama ya Emre için?