30 Eylül 2008

Fenerbahçe:0-Dinamo Kiev:0

Geçtiğimiz sezon içeride oynadığı tüm Avrupa maçlarını kazanmış bir takımın 5 ay içerisindeki büyük değişimini gördük bu gece. Sıradan takımları içeride rahatça geçebilen ( bkz. PSV) bir takım, bu sene doğru dürüst rakip kaleyi yoklayamıyor hale gelmiş durumda. Bu maçtan önce Dinamo Kiev'e 1 puan verelim maç oynanmasın denseydi kuvvetle muhtemel razı gelirlerdi. Fenerbahçe maça geçen hafta kaybettiği Sivas deplasmanındaki dizilişiyle başladı sistem olarak. Kalede Volkan'lardan Demirel olanı ve defansta Edu vardı sahada. Özellikle ilk yarı akıllarda kalan tek pozisyon Volkan'ın topu aynı pozisyon içerisinde iki defa ıskalamasıydı, keza ilk yarıda akıllara gelen pozisyonlar Kiev takımına aitti. Sola hapsedilmiş bir Emre, ne yaptığı belli olmayan bir Selçuk,sakat Alex,istikrarsız Kâzım ve birşeyler yapma gayretinde olan Maldonado orta sahasına bu kadar sabredebilmek ciddi emek gerektirir. İkinci yarının ilk dakikalarında bulunan birkaç pozisyon tempoyu az arttırmış olsa da ikinci sınıf bir futbol maçı vardı sahada. Ekranın karşısında tırnaklarımızı yiyerek oyuna müdahale beklerken, en azından sistemde bir oynama beklerken Luis kulübeden çıkmadı bile. Dakikalar 77'yi gösterirken mecburi değişiklik gerçekleşti Burak-Alex değişikliğiyle. Burağın sonradan oyuna girmediği maç var mı onu da bilmiyorum şu an. Emre'nin ortaya çekilmesini ve Selçuk-Uğur değişikliği beklerken bu defa da Emre-Uğur değişikliği gerçekleşti yine klasik bir hamle olarak. Böylesine temposu düşük ve kilitlenmiş bri maçta hamle yapmamış olmak tartışılması gereken ciddi bir zaaftır. Bu zaafı Dinamo Kiev kullanamamış olabilir ancak bundan çok daha az hataları affetmeyecek iki takım var grupta. Güiza iyi futbolcu, koşuyor, çabalıyor, pres yapıyor yani iyi niyetli.Eleştirilmesi gereken yönleri de vardır elbet, mesela şu saydığımız özelliklerden bazılarının Kezman'da da oluşu gibi. Ancak yine de Guiza Kezman'dan daha kalite bir adam görünümünde şu ana kadar. Fenerbahçe'nin Aurelio'dan daha büyük kaybı görüldüğü üzere Zico olmuştur. Takımın ruh hali tribünlere de yansımış durumdaydı belirgin olarak. Geçen seneki kadrodan sadece Kezman-Guiza değişikliği olsaydı diyorum ve hayallere dalıyorum...

26 Eylül 2008

Yürüyen Merdiven #2

Soruda bir değişiklik yok: Bu takım yürüye yürüye şampiyon olur mu başkan?

Tra-nsfer-bzonspor

Son zamanlarda en fazla transfer trafiği yaşayan takım Trabzonspor sanırım. Avrupa dışına da transfer yaptıkları için alışık olduğumuz transfer dönemleri dışında da hareketlilik yaşayabiliyor Trabzonspor. İyi paralar kazanıp, Türkiye'nin transfer rekolarını altüst ediyorlar. Ancak gönderdikleri futbolcuların ne kadar kritik olduğu göz önüne alınınca yapılan hareketlerin çok da yerinde olmadığı görünüyor. Gökdeniz, Tekke ve de son olarak Yattara takımın çehresini değiştirebilecek oyuncular. Şampiyonluğa giden bir yolda yerleri sıradan oyuncularla doldurulamayacak oyuncular. Vardır elbet bir düşündükleri ama maçı çevirebilecek yetenekte adamlar olmadan şampiyonluğa oynayabileceklerini zannetmiyorum.

Yetmedi Mi?

Bugüne kadar rakipleri eleştirdik Aziz Yıldırım'ın konuşma tarzıyla dalga geçtikleri için. Çünkü birisinin bir zaafıyla dalga geçmek sağlıklı bir eleştiri ortamından ziyade, çaresizliğin getirmiş olduğu belaltı vurmadan başka birşey değildir. Tribün-başkan tartışmaları ekseninde takımın halini unutur olduk son zamanlarda. Durmadan yapılan açıklamalar, atılmayan geri adımlar ve sonuç olarak zarar gören bir takım. Son olarak Sivas'ta açılan ve Aziz Yıldırım'ı tiye alan bir pankart. Yetmedi mi takıma zarar verdiğiniz?Güzel şeyler olmuyor, köklü bir değişiklik lazım. Yeni şeyler söylemek lazım...

25 Eylül 2008

Lig Kupası

-Başarıya bu kadar uzak başka bir takım var mıdır bilemiyorum. Lakin harcadığı paraları göz önüne alırsak taraftarlarını çeşitli hastalıklara sevketmesi kaçınılmaz bir durum. Newcastle United'dan bahsettiğimi anlamamış olan yoktur sanırım, zira bu cümleler dünya üzerinde kaç takıma kurulabilinir emin değilim. Bugün Lig Kupası'nda evinde lige kötü başlamış bir diğer takım Tottenham'a 2-1 kaybetmiş Newcastle.
-Bir diğer skor ise arapların takımı Manchester City'den: Brighton & Hove A. normal süresi 1-1, uzatmaları da 2-2 biten maçı penaltılar sonucu 5-3 kazanarak paranın kıymetini gösterdi arap arkadaşlara.


Bu arada biz bu diyarlarda haftada 2 maç yapmaya şikâyet ederken, uzak diyarlarda 4-5 kulvarda yarışan adamlar aynı zamanda hafta içi lig maçı da yapıyorlar. Paket program(bkz. Fatih Terim)
Madrid 7 atmış, Milan deplasmanda kazanırken, Roma eli boş dönmüş Genoa deplasmanından. Milito 2 golle yeniden adapte olduğunu göstermiş.

24 Eylül 2008

Kâzım Kanat

Çok defa kızmışızdır birbirimize bir futbol tartışmasının ardından, ya da büyük maçın ardından içimizden nefret duygularını bile geçirmişizdir. Bazen tahammülsüzlük, bazen hazmedememek bazen de anlık sinirler...Kâzım Kanat'ın da bir çok yorumuna kızdık, güldük... Hayat kısa. Kızmaya yer kalmayacak kadar kısa hem de...Kâzım Kanat kanatlanarak göçtü bu diyarlardan...Yolun açık olsun Kâzım Kanat..

23 Eylül 2008

Zico Bunyadkor ile Anlaştı

22/09/08 Zico confirma acerto com Bunyadkor, do Uzbequistâo

Zico'nun resmi sitesinde geçen haberin başlığı bu şekilde. Adını son zamanlarda çok sıkça duyduğumuz takım Bunyadkor(Rivaldo'nun takımı adı ile daha fazla nam salmış olan takım) ile anlaşmış Zico. Sözleşmenin ayrıntıları hakkında bir bilgiye rastlayamamış olsam da uzun soluklu bir sözleşme olmayacağı kanaatindeyim. Brezilya'da torun bakarken, arada küçük bir Özbek serüveni yaparak aynı zamanda cebini de doldurmak istemiş olabilir Zico. Alper Abi'nin de tasdiklediği üzere Özbek ligi Kasım sonunda bitiyor ve bu zaman aralığı da takımlarda en fazla yaprak dökümlerinin yaşandığı zamanlar. Zico, son zamanların göz önünde olan takımı Bunyadkor ile alacağı bir başarıyla sezon arası Avrupa'da boşalan bir teknik direktörlük koltuğuna oturabilir. En azından ben böyle umuyorum...

22 Eylül 2008

Yeniden

Üniversite hayatımın son senesi olması umuduyla, yeni sezon hazırlıkları sebebiyle bir süredir yazamıyorum. Yazamadığımız zamanlarda Porto mağlubiyetiyle dönen Fenerbahçe, tura yaklaşan Beşiktaş ile Galatasaray, turu Eyfel'in tepesine bırakan Kayseri vardı. Lig'de 3 büyükler haftayı 3'er farklı galibiyetlerle kapatırken, Arsenal geçen sene olduğu gibi sezona iyi başladı ilerisi için yine yeni soru işaretleriyle. Bayern evinde arkayı 5'lerken, Chelsea-Manchester United maçından galip çıkmadı. Hayat şimdi yeniden eski düzenine giriyor benim için...

14 Eylül 2008

Limitsiz Theo

İngiltere'de şu sıralar gündemin ismi Hırvatistan maçındaki attığı 3 gol ile Theo Walcott. Arsene Wenger de oyuncusu hakkında kulağa hoş gelen cümleler kurmuş. Theo'nun yetenek ve potansiyelinin bir limiti olmadığını söyleyen Wenger, 22-23 yaşına kadar kendisini çok daha fazla geliştirerek herşeyiyle tam bir futbolcu olacağını belirtmiş. Bu patlamanın kimseyi şaşırtmamasını söyleyen Wenger onun zaten iyi bir oyuncu olacağı belliydi demiş. Yürü be Walcott kim tutar seni...

13 Eylül 2008

Yürüyen Merdiven!

Soru kısa ve net: Fenerbahçe yürüye yürüye şampiyon olur mu başkan?

11 Eylül 2008

Güney Afrika'10

Portekiz gecenin şokunu yaşayan takım oldu. 86. dakikada öne geçip ardından son dakikada yedikleri iki golle sahadan boynu bükük ayrıldılar.
İngiltere'nin Euro 08'de boy göstermesini engelleyen Hırvatistan diyet ödedi. İngiltere içeride kaybettiği maçın acısını deplasmanda 4-1'lik skorla çıkarttı. Formunu günden güne yükselten Theo Walcott hat-trick yaparak galibiyete damgasını vurdu.

-Gecenin bir diğer hat-trick yapan ismi Almanya'da Klose oldu. Ancak, Almanya Finlandiya deplasmanından 3-3'lük skorla evine döndü.
-Grubumuzda oynanan maçlarda ise Bosna Hersek, Estonya'yı 7-0 ile geçerken İspanya içeride Ermenistan'ı 4-0 mağlup etti.

Düşman Göründü!

Fatih Terim grubun iki maçının ardından şimdilik yeni düşmanı belirledi. Hayırlı, uğurlu olsun... "Bu tür şeylere cevap vermeyiz, sonuçta bitti gitti! Futbol sahada oynanır, biz Belçika’da onlara gereken dersi veririz."

10 Eylül 2008

Bu Nedir Ya? =)

İnternette dolaşırken karşılaştım bu eski gazete haberine. turkhooligans.com damgalı bir resim.
"Beşiktaşlı futbolculardan kaleci Metin ve Şifo Mehmet, Fener'in Gorden Milne'i almak istemesime ilginç bir cevap verdiler."
"K.Metin ve arkadaşlarının Fenerbahçe'ye cevabı."

Vladimir Beschastnykh

Bazı futbolcular vardır sadece isimlerinin gariplikleriyle hafızalarda kalan. Vladimir Beschastnykh de bu oyunculardan biri hatta belki de ülkemize gelenlerden bu konuda başı çekenlerden. 2002-2003 sezonunda S.Moskova'dan transfer edilmişti Fenerbahçe'ye. Rivayetlere göre dönemin Fenerbahçe'li yöneticilerinden Sadettin Saran bu transfer için Rus mafyası ile papaz olmuştu. Daha sonradan Saran'ın kulüpten ayrılma sebepleri arasında baş neden olarak bu transfer öne sürülmüştü. Keza Saran denildiği zaman hemen herkesin aklına ilk bu transfer gelir. Washington'un kalbindeki rahatsızlık nedeniyle takımdan ayrıldığı sezonun ardından transfer gündemine alınmıştı Vladimir. Almanya ve İspanya liglerinde de oynamış olduğunun referansına bir de milli takım kariyeri eklenince o zamanki forvet arayışı Vladimir Beschastnykh alınarak halledilmişti. Ya da en azından biz öyle sanıyorduk. Geldiği takımda 0,5 gol ortalamasına sahipken Fenerbahçe'de çıktığı 12 maçta ,attığına kendisinin de inanamadığı, 1(yazıyla bir) gol atmıştı. Belki de isminin gereklerini yapıyordu Fenerbahçe'de Vladimir. Rusça'da beschastnykh kelimesinin "şansı olmayan" anlamına geldiğini bir arkadaştan duymuştum. Gerçi o bana "bu adam harbiden cenabet" demişti ama biz yine de şanssız olarak alalım kelime anlamını. Rebrov ile birlikte uyum sorununu halledeceğini düşünürken uyum sağlayacak kadar gündeme oturamadı Vladimir. Verilen şansları da değerlendiremeyince takımda yer bulması imkân sız bir hal aldı. Geldiği sezonu takip eden sezonda Kuban'a giden Vladimir daha sonra bu istikrarını bozmadan her sezon bir takım değişti. Sırasıyla Kuban,Dinamo Moscow, Oryol, Khimki, Volga Tver'de forma giyen Vladimir şu sıralar Kazakistan takımlarından FC Astana'da top koşturuyor. Bu diyarlara gelmeden evvelinde fena sayılmayacak bir adamdı ama buraların havasını soluduktan sonra bir haller oldu, gol makinesi aldık diye sevinirken dişlileri çark etti adamın.

9 Eylül 2008

Oynamadı Mı?

İnternette Emre haberleri hit yapmış durumdayken resmi sitesindeki bir görüntü dikkatimi çekti. Önce Fenerbahçe resmi sitesi Emre'nin kariyerinde zirve yaptığı Galatasaray geçmişini yok saydı ardından da Emre kendi sitesinde her ne kadar kariyer bölümünde tek cümlelik yer vermiş olsa da anasayfada yer alan resimde Galatasaray kariyerini özetlememiş. Keza Fenerbahçe formasıyla da birebir fotoğraf yok. Birilerinin Emre'ye kariyerini Galatasaray'a borçlu olduğunu hatırlatması gerekiyor sanırım.

Emre Milli Takım Kampından Ayrıldı

Az önce Fatih Terim açıkladı Emre'nin kamptan ayrılmış olduğunu. Biz sakatlık ihtimalini düşünürken asıl sebebinin annesinin rahatsızlığı olduğunu açıkladı Terim. Son oynanan maçtan sonra yapılan haberler annesini üzdüğünden annesi daha fazla dayanamamış yapılan yorumlara. Geçirdiği kriz sonrası Emre kamptan ayrılmış. Takip edenler Emre hakkındaki düşüncelerimi bilir; kendisi desteklediğim takıma transfer olmuş olmasına rağmen desteğimi alabilmiş bir oyuncu değil. Lakin buradaki olay farklı bir durum. Bir oyuncu kötü oynayabilir, hatta çok kötü oynayabilir ancak hangi durumda hakareti hak ettiğini merak ediyorum. Olaya belki tek taraflı olarak bakıyoruz ama aşağıdaki sözleri biri bana söylerse ve de ben ardındaki maçta iyi oynayıp takımın galibiyetine katkıda bulunursam bunu söyleyen adama değil kol göstermek....!
Bu oyuncu nasıl Milli Takım kaptanı oluyor anlamıyorum. Kendine ve takım arkadaşlarına saygısı olmayan karaktersiz biri. İsviçre maçında da gördük. Bunun liderlik vasfı yok. Son 5 yılının yüzde 80ini sakatlıklarla geçiren ve maçı ancak 60 dakika oynayabilecekken 90 dakika oyunda kaldığı zaman hocasına teşekkür bile eden biri. Böyle karaktersiz birine ben karşıyım. Emreden kaptan olmaz‚ lider olamaz. Türk gençlerinin önüne bunu lider diye koyamazsınız.

Taşınıyorum...

Bloğu değiştiriyor olduğumdan 6 gündür yazı ekleyemiyordum maalesef. Öncelikle bloğa bir bakım yapmayı düşündüm,tema-yazı sitili vs. değiştirmeye niyetlendim. Ancak sonradan gelen öneriler fikrimde değişikliklere neden oldu. Sonuçta bu blogda bir başkasının yeri altında yayın yapıyoruz ve kendimizi emanet etmiş durumdayız. Yarın birgün bir ücretlenme söz konusu olduğunda veya olası bir çökme durumunda kontrol benim elimde olamayacaktı. Bu durumda bendeniz de yeni bir alan adı ve yer alarak kendi sitemi oluşturmayı düşündüm. Bir başka ifadeyle başkasının bahçesine apartman dikeceğime kendi bahçeme ufak da olsa bana ait olan bir ev yapmayı uygun gördüm. Buradaki tüm arşivi oraya taşıyıp an itibariyle kullanıma açtım yeni siteyi. Aynı zamanda nacizane çektiğim fotoğraflarımı da paylaşacam yeni sitemde. Henüz buradan kopup direk yönlendirmeyi düşünmüyorum. Bir geçiş aşamasının ardından direk o siteye yönlendirecem bu adresi de. Umarım doğru bir iş yapmışımdır... www.derinlemesinepas.com

3 Eylül 2008

Kim Haklı?

Lugano ilk Porto deplasmanında cezalı mı değil mi konusu netlik kazanmış değil insanların gözünde. Resmi site! ilk maçta Lugano için sarı kart gördü derken UEFA öyle bir kart olmadığını söylüyor. FB Tv başta olmak üzere birçok yayın organı da Lugano'nun iki maçta da sarı kart gördüğünü yazdı. E bu durumda kim haklı?
STAT: Partizan
HAKEMLER: Craig Aleander Thomson , Francis Andrews , Tom Hug Murph (İskoçya)
FK PARTİZAN: Mladen Bozovic , Stevanovic , Dordevic , Paunovic , Lazic (Cadikovski dk. 88), Bogunovic (Marinkovic dk. 78), Petrovic (Maletic dk. 72 ), Sikimic , Knezevic , Diarra , Obradovic
FENERBAHÇE: Volkan Demirel , Gökhan , Lugano , Edu , Roberto Carlos , Kazım (Burak dk. 55), Selçuk , Alex , Uğur (Maldonado dk. 84), Semih (Emre Belözoğlu dk. 61), Güiza
GOLLER: Paunovic (dk. 11), Bogunovic (dk. 14) (Partizan), Alex (dk. 45 pen.), Guiza (dk. 50) (Fenerbahçe)
SARI KARTLAR: Alex, Burak, Lugano (Fenerbahçe), Cadikovski (Partizan)


2 Eylül 2008

Robinho City'de

Son günün en beklenmedik transferi oldu bu. 42 milyon euro (£34.19m) temiz para.Robinho, Chelsea, Madrid, City ve ben dahil olmak üzere herkes şaşkın.Berbatov da antrenmandan apar topar çıkıp uçağa gitmiş. United yöneticileri havaalanından alıp götürmüşler Berbatov'u.
Edit: Tottenham Manchester United ile anlaştıklarını açıkladı Berbatov konusunda. Açıklanan bonservis bedeli ise
£30.75m.

1 Eylül 2008

Golden Foot

Generalsiz Ordu

Arsenal'in eski orta saha oyuncusu Vieira eski takımı hakkında yorumda bulunarak orta sahada bir takım liderine ihtiyaç hissedildiğini söylemiş. Arsenal'in kâğıt üzerinde her takımı yenebilme kapasitesine sahip olduğunu Vieira, kâğıt ile sahanın farklı yerler olduğuna da dikkat çekerek bunu başarabilmek için orta sahada sorumluluk üstlenebilecek adam alınması gerektiğini söylemiş. Daha önceden Wenger'in iyi transferler yapmış olduğuna dikkat çeken olan Vieira henüz transfer beklediğini belirtmiş. Wenger de transfer sezonu kapanmadan bir ya da iki takviye olabileceğinin sinyallerini vermiş. İyi bir takıma sahip olan Arsenal bu takımı yönetecek bir adamı da sahaya koyabilirse güzel şeyler olacak. Son saatler yaşanırken herşey olabilir takımda.

2 Hafta

Ligimizin ilk iki haftası bugün oynanacak Beşiktaş-Konyaspor maçı ile geride kalmış olacak. İlk deplasman kâbusuna taraftarlarını alıştırmış olan Fenerbahçe deplasmanda Gaziantepspor mağlubiyeti ile sezona başlayarak kimseyi şaşırtmadı. Galatasaray içeride 4-1'lik Denizlispor galibiyeti ile başlarken Beşiktaş Ertuğrul Sağlam'ın da dediği gibi alıştığı türden bir galibiyet aldı. Fenerbahçe sahada var gibi görünen ama aslında olmayan kanatlarıyla ikinci maçta da zorlandı. Belediye 9 kişi kalıp takımlar sahada eşitlenince galibiyet golleri de geldi. Guiza her ne kadar gol atamamış olsa da kırmız karttaki etkisi,asisti,ara koşularıyla en azından ilerisi adına umut verdi. Alex'in Partizan maçında sol beke gelip top aldığını gördükten sonra artık kendisi adına pek fazla yorum yapmaya gerek olmadığını düşünüyorum! Galatasaray ikinci hafta da Kayseri deplasmanındaydı ve özetlerinden görebildiğim kadarıyla pek fazla heyecan verici maç olmamış. Bu maçın en büyük etkisi bundan sonra kaleyi De Sanctis'in alacak olması oldu.Gaziantepspor yönetimi iyi bir takım kurmuş, bu sezon iyi işler yapabilme potansiyelleri var. Ankara takımları cümbür cemaat kötü bir başlangıç yaptılar sezona. Trabzonspor da iyi bir giriş yapmış olsa da lige Ersun Yanal takımı olduğundan aradan zaman geçmesini beklemekte fayda var.

Şampiyonlar Ligi

Memlekette bulunuyor olmanın verdiği rahatlıkla yaydıkça yaymış olmalıyım ki uzun bir süre yazamadım bloğa. Bu süre zarfında futbol adına önemli gelişmeler yaşandı. Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi'ndeki rakipleri belli olurken diğer temsilcilerimizin UEFA kupasındaki rakipleri belli oldu. Arsenal-Porto-D.Kiev G grubunda Fenerbahçe ile mücadele edecek. Grup fena olmasa da fikstür kötü oldu Fenerbahçe için. İlk ve son maçların içeride oynanmasının ne kadar önemli olduğunu geçen sezon görmüştük. İlk maçta Lugano cezalı Edu sakat ve Porto deplasmanı. Fenerbahçe'nin kaderi içeride üst üste oynayacağı ilk iki maça bağlı. Porto deplasmanından mağlubiyetle dönülmesi durumunda bile içeride alınacak iki galibiyet Fenerbahçe'nin gruptaki kaderini çizecek. Uefa kupasında ise Beşiktaş ve Galatasaray'ın rahatlıkla gruplara kalacağını düşünürken Kayseri adına maalesef pek umutlu değilim.