28 Nisan 2008

GS-1 FB-0

Bir Galatasaray-Fenerbahçe derbisi daha geride kaldı. Skor tabelasına bakınca Fenerbahçeliler için alışılagelmiş bir skor değil haliyle. Teknik-taktik üzerine onlarca yorum yapılır, derbi üzerine günlerce konuşulur. Ancak burada oyun düzeninden, taktikten daha önemli bir nokta var: inanmışlık ve azim. Sahada inanmış ve hırslanmış bir Galatasaray vardı;doksan dakikanın tamamı boyunca koşan, pres yapan,defans yapan,gerektiğinde oyunu soğutan,gerektiğinde sert oynayan... Belki teknik direktörü yoktu kenarda ama sahada kazanmaya inanan oyuncular vardı. Maçı yorumlamak pek de anlamlı değil artık. Direkten top döndü, hatalı gol geldi, faul vardı, faul yoktu, orta saha iyidi, kanat tercihleri yanlıştı, çift forvet de nesi..Bunların tamamı zaten konuşulacak heryerde. İnanmamış bir Fenerbahçe karşısında inanmış bir Galatasaray'ı bulunca bu sonuç da doğal sonuç olarak karşımıza çıktı. Bir kez daha bu tarz maçların teknik-taktikten önce motivasyona bağlı olduğunu gözler önüne serdi sarı-kırmızlı oyuncular.Keşke diyebildiğim bir pozisyon yok yenilen hatalı gole rağmen, çünkü ortada bir haketmişlik yok Fenerbahçe adına. Lig bitmedi ama Galatasaray son köşeyi dönüp son düzlüğe girdi finish çizgisini karşısına aldı. Hayırlı olsun... Bir not eklemek lazım Samandıra'da yapılan terbiyesizlik üzerine. Bu takımdı bu sezon Fenerbahçe taraftarını sevince boğan, gururlandıran, heyecanlandıran. Fenerbahçe tarihinde avrupa kupalarında kaç defa nisan ayını görebildi ki bu sezon dışında? Bunun kıymetini bilmeyen, muhtemelen akıldan yoksun, birileri tarafından beslenen bir kaç insan görünümlü ne olduğu belirsiz bu canlılara akıl erdirebilmek pek de mümkün değil. Fenerbahçe'nin attığı iki golden birinde imzası olan Alex'e saldırmak aklı başında insanın yapacağı iş değil maalesef. Hainlik bundan başka bir şey değil.

Hiç yorum yok: