28 Temmuz 2008

İyi İşler...

Gönül vermiş olduğum takımın renkleri belli ise de bu karşı taraftaki takım hakkında birşeyler yazmayacağım anlamına gelmez. Son yıllardaki transfer dönemlerinde pek de akıllı transferler yapmayan Galatasaray bu defa mantıklı ve ekonomik transferler yapıyor. Kewell gibi antrenmanlara katılıp gençlere birşeyler öğretmesi bile yeterli olacak bir adamı bonservissiz olarak getirmek çok fazla sayılmayacak yıllık ücretle takıma katmış olmak iyi bir transfer politikasıdır. Defans hattında Avrupa'da sorun yaşayacağı tahmin edilen Galatasaray bu bölgeye de 6 yıldır Bundesliga'da forma giyen, Portekiz milli takımında da yer alan Meira'yı alarak bu bölgedeki açığı da kapatmış oldu. Geçen sezon sakatlık ile boğuşan Linderoth'un dönüşü, Lincoln'ün toparlanmış olması, Arda'nın Euro 08'de iyice gözler önüne çıkışı, Mehmet Topal'ın form tutuşu iyice kuvvetlendirmiş durumda Galatasaray'ı. Halen yabancı transferi yapacak durumdalar ve bu hak bence ya en ileri uçta ya da en geri uçta kullanılacak

25 Temmuz 2008

Fenerbahçe 2008-2009 Sezonu Formaları




Yeni sezon formaları böyle olacak Fenerbahçe'nin. Normalden alışık olduğumuzdan farklı olarak 4 formayla karşımıza çıkıyor bu seneki formalar. Geçen sene çıkmadan önce çok tartışılan, uğruna köşe yazıları yazılan turkuaz forma İBB maçında denendikten sonra bir türlü tutturulamayıp, uğursuz olarak akıllarda kalınca bu sene tasarımlarda yer almamış. Sarı-Beyaz forma muhtemelen bundan sonra her sezon yer alacaktır formalar arasında. Diğer iki forma göze güzel görünüyor olsa da canlısını görüp denemek lazım. Avea yazıları biraz daha büyük olsaydı formayı görebilmek pek mümkün olmayacaktı!

Hoşgeldin..Ama!

Emre Belözoğlu üzerine de bir kaç kelam yazmak gerekir formayı resmen giymiş olmasının ardından. Yeteneğine laf söylemek deli saçması olsa da davranışları üzerine birşeyler söylemek gerekir. Öyle bir transfer ki bu alan da satan da memnun değil taraftar bazında. İmzayı attıktan sonra destek vermek gerekiyor olsa da sessiz kalıp koyun gibi sürüde durmak benzer olayların gerçekleşebileceği anlamı taşır ki bu da en başta bizi rahatsız edecek bir durumdur. Aziz Yıldırım'ın katıldığı bir programda sarf ettiği cümleler taraftarla ne kadar farklı düşündüğünü açıklıyor aslında :"Fenerbahçe'ye faydalı olabilecek her futbolcu takımda oynayabilir." Fayda eğer sadece başarı anlamındaysa herşeyin mübah olacağı bir anlayış içerisinde yönetiliyor durumda Fenerbahçe. Son zamanlarda ezeli rakiplerin formasını giymiş futbolcuların sarı-lacivert formayı üzerlerine geçirmiş olması yönetimi rahatsız etmiyor olsa da bu durum başarıdan daha farklı değerlere önem veren taraftarların var olmadığı anlamına gelmez. Yönetim bunun bilincinde olmuş olsa gerek ki Emre'nin imzası esnasında taraftarın özellikle desteğini istedi Aziz Yıldırım. Emre çok başarılı olabilir, Tümer yıldızlaşabilir, Burak şampiyonluk golünü atabilir. Bunlar sadece o an sevinebileceğimiz hadiselerdir. Hİçbiri taraftarın gözünde Rıdvan,Aykut olamayacaktır. Her ne kadar halen futbola devam ediyor olsa da yıllarca yedek beklemeyi sorun etmeyen Semih futbol hayatını yedek kulübesinde bitirse dahi yıllar sonra Fenerbahçe'li Semih diye hatırlanacaktır. Bu arada 66 ytl'ye MTK maçı mı olur hem de yaz döneminde! Parası olmayan desteklemesin kardeşim takımı! Unutmadan 4 büyüklerden birinin iki sezon üst üste ilk derbilerin tamanını içeride oynama ihtimali kaçtır?

Profesyonellik İşte

Çok fazla yazamıyorum şu sıralar yoğun bir dönemden geçiyor olmamdan dolayı. Ama ne zamandır yazmak istediğim bir konu vardı profesyonel futbol üzerine Göztepe-Eskişehirspor teması üzerine genel anlamda. Herhangi bir bağım olmamasına rağmen sempati duyduğum, attıkları her gole belli belirsiz sevindiğim takımlardandır bu iki takım. Bunun başlıca sebebi taraftarları ve futbola bakış açıları sanırım. Kendi şehirlerinde rakip takım gözetmeksizin başka şehir takımlarının taraftarlarının sevinç gösterilerine müsaade etmeyişleri başka şehrin takımınının taraftarı olan beni bile bu hareketi takdir etmeye itiyor. Kilometrelerce uzaklarda bile duvarlarda "Gözteğe Sen Gençliğimin Katilisin" yazılarını görmeyenimiz yoktur neredeyse.Yıllarca üstliglerde fırtına gibi estikleri yılların ardından gelmiş olan çöküş dönemine rağmen takımlarını yalnız bırakmayışları, galibiyet için değil takım için ortaya desteklerini koymuş olmaları azımsanmayacak bir özveridir. Hele ki Göztepe taraftarı amatör grupta dahi, olmayan tribünleri doldurup, deplasmanlara otobüs kaldırıyorsa bunu gözardı etmek futbolseverliğe aykırı bir hareket olur. Ancak son zamanlarda yaşanan ve benim yaşanmamasını arzu ettiğim olaylar hayal kırıklığına uğratmış durumda. Göztepe'nin başka bir takımla anlaşarak 3.lige çıkmış olması bir nevi orada oynamaya hak kazanmış olan takımın hakkını satın almış olması amatör futbol ruhuna ne kadar uzaksa endüstriyel futbola da o kadar yakın bir hareket oldu. Göztepe taraftarları bu duruma ne kadar sevindi, hangi pencereden futbola bakıyorlar bilemiyorum ama amatör de oynuyor olmalarına bir isyanları değil de bir mazlumun ahı derecesinde yakarışları vardı. Keşke olmamış olsaydı da Göztepe ıssız kuytu köşelerden and içtiği gibi çıkıp gelseydi gözler önüne tekrardan. Eses için de çok farklı bir durum söz konusu değil profesyonel ve amatör açıdan bakınca. Mersin İdmanyurdu yazısında belirmiştim siyasetin artık iyice futbolla iç içe girmiş olduğunu. Belki de yaklaşan yerel seçimlere bir yatırım olarak yapılan bu siyasi hamleler anlık olarak faydalı görünüyor olsa da uzun vadede takıma zarar vereceği kaçınılmazdır. Bu zararı maddi anlamda düşünmek yetersiz kalacaktır. Benim gibi şehirle bi alakası olmayıp da tamamen takımın profilinden dolayı takıma gönül vermiş olanların sempatisinde bir azalma olacağı da kaçınılmazdır. Siyasi rant uğruna takımların kullanılıyor ya da kullandırılıyor olması antipatik görünüm kazandırıyor o amatör ruha.Futbolun yıkılmaz kaleleri olarak sayabileceğim takımlar arasında yer alan bu iki takımın taraftarları her ne kadar futbola bakış açılarını değiştirmeyecek olsalar da takım yönetimlerinin hareketleri aynı durumda olmayacak gibi.

23 Temmuz 2008

Aynı Film


En son oynanan Galatasaray-Fenerbahçe maçı öncesinde, derbinin denk geldiği haftanın bu kadar tesadüf olamayacağını belirtmiştim burada. Yine senaryo pek fazla değişmedi, sondan bakınca Fenerbahçe ve Trabzonspor açısından aynı fikstür oldu geçen sene ile. Biz bu filmi daha önce görmüştük yeni sezona gösterime girmeden. Karıncalar fazla sevilmiş olmalı ki tekrar gösteriliyor! Bu arada bu durumun sadece bizim ligimize ait olmadığını da belirtmek de fayda var.

19 Temmuz 2008

Futbol-Siyaset

Futbolun siyasete bulaştığı, siyasetin de futbola bulaştığı nadide ülkelerden biri olma özelliğimizi korumaya devam ediyoruz. Halkın futbola olan alakasını iyi kullanan siyasiler şehirlerine yatırım yaparak prim kazanma yerine daha kolay olanı futbol takımına yatırım yapmayı tercih ediyorlar. İlk olarak belediye takımlarıyla baş gösteren bu kullanma olayı son zamanlarda milletvekili bazında da devam ediyor. Akıllarda kalan en güncel örnek Eskişehirspor için Brezilya'da herhangi bir Ronaldinho adında oyuncu aranıyor olmasıydı sanırım. Üst liglere çıkan Anadolu takımlarının adlarının seçim zamanları kullanılıyor olması da sıradan bir örnek olarak gösterilebilinir. Son olarak da Mersin İdmanyurdu'nda yaşanıyor bu siyasi kullanım olayı. Mersin Büyükşehir Belediyesi'nin yardımının yanısıra devlet bakanı Tüzmen'in katkılarıyla Zafer Biryol ve Altan Aksoy transferlerini tamamladı Mersin İdmanyurdu. Bu imzaları da Tüzmen'in makamında attırdı. Ne diyelim hayırlı olsun. "Kemal Abi bize kıyak yapsana, bize Ronaldinho'yu alsana"dan sonra"Kürşad Abi bize kıyak yapsana, bizi Süper Lig'e çıkarsana"...

14 Temmuz 2008

Rene Higuita

Bir maçı sadece Chilavert’in frikiğini izlemek,Campos’un kendi dizaynı rengarenk formasını incelemek,Ravelli’nin deliliklerine şahit olmak veya spikerin Zubizarreta deyişini defalarca duymak için izlediğiniz oldu mu?
Veya o meşhur kurtarışın videosunu kaç milyon defa izlediniz?Rene Higuita…1995 yılında Wembley’de İngiltere ile Kolombiya arasında 0-0 sonuçlanan özel maç akıllara literatüre “Akrep Kurtarışı” adıyla geçmiş hareket ile kazınıyor.Gerçi Higuita’nın,o hareketi yan hakemin ofsayt bayrağını kaldırdığını gördüğü için yaptığı söylenir ama topu önüne alıp sahadaki tüm futbolcuları çalımlayarak gol atan bir kaleciden söz ediyoruz.”El Loco” ,Kolombiya’nın 90 Dünya Kupası’ndan elenmesinin sorumlusu olarak gösterilir Roger Milla’ya orta sahaya yakın bir yerde kaptırdığı top ve gol ile neticelenen pozisyon yüzünden.O pozisyonda Higuita’nın Milla’nın arkasından koşuşunu izlemek bile büyük keyif.Nitekim bu,abimizin son Dünya Kupasıdır 94’e uyuşturucu ile yakalanmasından dolayı katılamayacağı için.Yerini Cordoba’ya ve Mondragon’a bırakacaktır.Bu arada Higuita 5 defa da estetik ameliyatı geçirmiştir.Bu tür ilginç adamlar hep Güney Amerika’dan mı çıkar?Valderama’ya selam olsun…
Yazan: Konuk Yazar "ş"

12 Temmuz 2008

Havuz

Aklıma Anelka geldi nedense, selam olsun kendisine.Bir de topçuları toplu aypot dinlerken resmederlerse tam olur...

10 Temmuz 2008

Wenger'e Saygım Var, Ama...

Arsenal haberleri veriyorum burada elimden geldikçe benim gibi gunners sempatisi olanlara. Bir yeni haber daha klasik olarak Arsenal'den ayrılacak oyuncular üzerine. Nasri'nin transferi henüz resmiyet kazanmamış olsa da Hleb kendine yol istemiş Wenger'e olan saygısını belirtip, Arsenal'in EPL'de en iyi takım olduğunu söyleyerek. Giderse Barcelona'ya gideceğini söylemiş Belarus'lu orta saha oyuncusu. Fabregas ile ilgili gelen soruya da Cesc iyi adam,güzel adam ama gol pozisyonlarında bazen fazla egoist olabiliyor demiş. Yani yaptığı asistleri bilmesek bizi de kandıracaksın Hleb efendi. Hadi canım Henry tadında bir Barcelona kariyeri diliyoruz sana...

Aurelio La Liga'da

Fenerbahçe gelişmeleri uzaktan seyrediyor olsa da yapılan açıklamalar yarın Sevilla şehrinde Betis ile anlaşma imzalanacağı yönünde. Fenerbahçe takımdan kaybedebileceği en verimli adamı yitirmiş oldu böylece. Hacı Aragones onun yerine muhakkak birini isteyecektir. Ancak burada sözleşme konusunda bazı sıkıntılar olacak muhtemelen. Zira Fenerbahçe transferin resmiyet kazanmasıyla gereken yerlere başvuru yapacaktır, şu anki sessizlik buna delalettir. Bu durumda ne olur diye düşündüğümüzde karşımıza birçok ihtimal çıkıyor. Eğer ki Aurelio Betis'te Türk pasaportuyla oynatılırsa Fenerbahçe'nin var olan sözleşmesi devreye girecek. Bundan sıyrılmak için Brezilya pasaportuyla oynatılırsa bu defa EU dışında 3 oyuncu oynatabilme sınırıyla karşı karşıya kalacak Betis. Ve eğer Brezilya pasaportuyla oynatılırsa acaba milli takım konusunda sıkıntı çıkacak mı? Belki de herhangi bir ters durum olmadan sorunsuz oynar ki bu dakikadan sonra takıma olan katkılarından dolayı temennimiz bu olsa da menajer Tutumlu'nun zarar görmesi için tüm yolların mübah olduğunu düşünüyorum. Görelim bakalım ne olacak...

Not: Pasa İspanyolca bi anlama geliyor mu bilemiyorum ancak bizim paşa anlamında kullanmışlarsa hadi oradan! Onlarda olsa olsa dük falan olur. Dük Marco! Fotomontaj da çok kötü olmuş dikkatinizi çektiği gibi.

Menajere Ceza

Uzak diyarlarda Rooney'in menajerine yetkileri dışı hareketten dolayı ceza veriliyor, yakın topraklarda ise menajerler resmi sitede sadece eleştiriliyor!

9 Temmuz 2008

Hakan Yakın Katar'a Gitti!

Haberi okuyan herkes gibi ben de şaşırdım. Türkiye'ye getirmek çok mu zordu Hakan Yakın'ı? Bir takım da mı teklif götürmedi üstelik yerli statüsünde oynayacak olan Hakan'a? Yazık ettin be Hakan ne işin var Katar'da?

8 Temmuz 2008

Guiza

Efendim La Liga gol kralı önümüzdeki sezon Fenerbahçe forması altında mücadele edecek. Bahsedilen para çok yüksek olarak göze çarpıyor olsa da gazetelerin bahsettiği meblanın ne kadar güvenilir olduğu ayrı bir tartışma konusu. Ancak yine de düşük miktarlara gelmiş olmadığını hepimiz biliyoruz. Unutmamak gerekir ki eğer ki en iyi 5 ligden birinin gol kralını getiriyorsan azıcık terlemen gerekecektir. Uefa sitesinde ilk haber olarak yer alabiliyorsa bu transfer haberi şimdilik işe yaradığını söylemek mümkün. Bu işte Aragones Hacımızın da parmağının olduğu da gün gibi aşikar. Bu transferden daha önemli bir transfer ise Aurelio transferidir gözümüzde. Gitmesi durumunda yerini dolduracak kalitede bir adam alınmayacak ise yapılan transferlerin hiçbirisi tatmin edici olmayacaktır. Resmi siteden Aurelio yalanlaması haberinin kaldırılmış olması Marco Paşa'ya güle güle demenin vaktinin geldiğinin işaretidir.

6 Temmuz 2008

Terlik!

Bu terlikleri Sinan Engin mi kilitledi bilinmez ama yine demiş diyeceğini engin tecrübeli Engin: Menajerliği benden daha iyi kimse yapamaz. Elinde kalem olan bana saldırıyor.

4 Temmuz 2008

Hoşgeldin Hacı

Zico'ya karşı olan saygımın fazla olmasından gerek ki gidişine üzülmem kaçınılmaz olmuştu. Her sezon avrupa diyarlarında şubat ayından fazlasını görüyormuşuz gibi takım başarısız olarak ilan edildi kendi yöneticilerimiz tarafından. Üstelik bu başarısızlığın mimarı olarak da Zico gönderildi başka suçlu yokmuş gibi. Kezman bile kalıyorsa eğer bu başarısız olarak nitelendirilen sezonun ardından fazla söz söylemek kifayetsiz. Gidenin ardından da fazla söz söylemeye gerek yok artık, çare olmayacağı aşikar bu serzenişlerin. Aragones dedemiz de ayak bastı İstanbul topraklarına beklemediğim şekilde erken olarak. Biz onu hacca yürüyerek gidecek diye beklerken kamera karşısında yürürken gördük. Yardımcıları konusunda henüz netleşmemiş olan noktalar söz konusu. Birkaç güne kadar o konular da netlik kazanmış olur. Ancak halen yanıtını alamadığım bir soru var: Bu takımın yürüyerek şampiyon olacağını iddia eden Aziz Yıldırım acaba olası bir kaçan şampiyonluğun ardından Aragones'i yürüyerek hacca gönderecek midir?

3 Temmuz 2008

Harry Kewell Galatasaray'da

Hayırlı olsun diyoruz ve basına sızdırmadan işi halledebildikleri için ayrıca tebrik ediyoruz.

2 Temmuz 2008

MTK

Çok fazla anımsayabildiğim zamanlar değildi Rıdvan'ın Fenerbahçe teknik direktörlüğünü yaptığı zamanlar. 13 yaşındaki bir çocuk ne kadar futboldan anlıyorsa o kadar anlıyordum futboldan. Fenerbahçe'nin nasıl oynadığı, kimin gelip kimin gittiği pek anlam verebildiğim olaylar değildi. Fenerbahçe'nin karışık olduğu dönemlerde büyüdüm kısmen; oyuncuların dövüldüğü, sezonluk Galatasaray galibiyetleriyle avunulan dönemlere denk geldi hatırlayabildiğim yılların çoğu.Bu yıllar en azından futbolu çok iyi analiz edebildiğim zamanlar değildi. Kazanılan ya da kaybedilen bir maç direk hafızamda kalıyordu üzüntü ya da sevinç olarak. MTK maçları da bu unutulmaz anlardan biri olarak kalmış aklımda o zamana dair. Aynı sokağı paylaştığımız benden büyük abilerimin bana takılışı, Rüştü'ye attıkları laflar halen aklımda. Arşivleri karıştırıp o zamana dair kötü anıları ortaya çıkarınca anlayabiliyorum o zamanki hayal kırıklığının boyutunu. Halen futbol muhabbetlerinde açılan konuların başını çekmektedir yaşanılan MTK hezimeti. Bu açıdan anlamlı oldu MTK eşleşmesi Fenerbahçe adına. 10 yıl içerisinde Avrupa'da alınan yolun mesafesini görebilecez rakibi küçümseme gafletine düşmediğimiz sürece. Bundan 2 yıl önce Kiev eşleşmesi geldi aklıma; teknik direktörsüz karmaşanın ortasında, oyuncuları belirsiz olan bir Fenerbahçe. Defansında Can ile 11 başlayacak kadar dengesiz bir yapıda olan Fenerbahçe vardı ve elenmek de kaçınılmaz olmuştu. Ancak halen teknik direktör takımın başında olmasa da bu defa durum biraz daha farklı. En azından futbolcu açısından çok fazla bir belirsizlik söz konusu değil ve teknik direktörün kimliği belli. Futbol bunun adı, topun ne zaman nereye gideceği belli olmaz. Ama umuyorum ki turu geçen taraf Fenerbahçe olur ve bir travma yaşatmaz taraftarlarına. Zira bunun açıklamasını birçok taraftar kaldıramaz.