16 Aralık 2008

www.derinlemesinepas.com

Anlam veremediğim bu kapatılmanın ardından artık tamamen www.derinlemesinepas.com adresine taşınmış bulunuyorum.
Umuyorum orada da başımıza bir taş düşmez..
www.derinlemesinepas.com

22 Ekim 2008

Bu Nedir Ya?

Fanatik'in ilk sayfası..Bu kadar da olmaz..

21 Ekim 2008

Fenerbahçe-Arsenal

Fenerbahçe belki de son zamanlardaki en zor maçına çıkacak bu akşam Arsenal karşısında. Chelsea ya da Inter Fenerbahçe'yi Arsenal kadar hırpalayabilecek takımlar değillerdi oyun yapıları itibariyle. Bu maçın Fenerbahçe tarafı adına daha kötü yanı ise Fenerbahçe'nin şu an herhangi bir takıma yenilebilecek durumda olması. Şu ana kadar oynadığı maçlarda Fenerbahçe ilerisi için herhangi bir ışık vermezken, Arsenal kadrodan kaybettiği Flamini,Hleb gibi kritik adamlara rağmen bildiğimiz görüntüsünden çok uzakta değil. Geçtiğimiz sezonda aldığı galibiyetleri orta sahasına borçlu olan Fenerbahçe'nin, şu anki orta sahası belki de takımın en zayıf noktası.Hele ki Arsenal gibi orta sahasında Nasri,Fabregas gibi iyi pas yapabilen, araya iyi toplar atabilen adamlar varken Fenerbahçe'nin işi biraz daha zorlaşıyor. Bunların üstüne son zamanlarda formunun zirvesinde olan Walcott hesaba katılınca Arsenal'in görünümü çok daha tehlikeli duruma geliyor.Tüm bunların yanında Arsenal'de de eksik olan noktalar da var elbet. Bu maçta oynamayacak olan ve defansın 3 ası olan Sagna,Gallas ve Toure'nin eksikliği ciddi olarak hissedilebilir. Defansif orta saha bölgesinde de sıkıntı yaşayan Arsenal bunun da eksikliğini sık sık yaşıyor. Öte yandan takımda İngiltere'nin big4'u içinde yer alan diğer takımlarındaki gibi yüksek tecrübeye sahip oyuncuları yok. Zaten Wenger'in de en fazla eleştirildiği nokta tam olarak bu oluyor. Geçen sezon Chelsea maçına dahi umutla bakan gözler, gelinen noktada haklı olarak bu maça pek umutla bakamıyorlar.

19 Ekim 2008

Hull City Kükrüyor

3 hafta üst üste Londra takımlarıyla oynayıp, 9 puanla geçtiler Londra takımlarını. Daha önce de yazmıştık Hull City'nin çok boş bir takım olmadığını. Arsenal,Tottenham ardından da West Ham. Michael Turner'ın bu sezonki ikinci golü bu maçın tek golü olup, Hull City'e 3 puan getirmeye yetti.

18 Ekim 2008

Şampiyonluk İçin Kaybetmemek

Genç kadrosundan kaynaklanan tecrübe eksikliğiyle sık sık eleştirilen Arsenal EPL'de şu ana kadar aldığı Fulham ve Hull mağlubiyetleriyle eleştirileri topluyor. Arsene Wenger ise şampiyonluğa giden yolun kaybetmemekten geçtiğini, bu dakikadan sonra sonuna kadar yenilmeden devam etmeleri gerektiğini söylemiş. Bu sezon hemen her takımın sorunu olan sakatlıklardan da yakınan Wenger, sezon başında alınmış olan 2 mağlubiyetin hesapta olmadığını ancak yine de bunun telafi edilebileceğini söylemiş. Aramızda kaç kişi kalacak maçlarda Arsenal'in mağlubiyet almayacağına inanır bilmem ama Wenger söylemiş artık!

15 Ekim 2008

Yeneriz..?

Bir sistem takımı olamayışımızdan dolayı akşamki maçla ilgili yorum yapmak zor. Üstüne bir de son Bosna maçını benim gibi seyretmeyenler arasında iseniz yorum yapmak biraz daha güçleşiyor.Öyle bir görünümdeyiz ki İspanya'yı yensek de şaşırmayız, Ermenistan'a yenilsek de şaşırmayız. Estonya maçından galibiyet alınır artık diye düşünüp, hesaba katmıyorum.

14 Ekim 2008

Oynatalım...

İnternette gezinirken karşıma çıktı Tsubasa-Ishizaki ikilisi...

6 Ekim 2008

Futbolun Sevindiren Yüzü-Hull City

İngiltere liginde adını duymadığımız bir takımın üst üste bu kadar beklemediğimiz skorlar alması, bu senenin ilk sürprizleri arasında. Geçen sezon İngiltere Championship'i 3. sırada tamamlayarak, playofflarda Wembley’de Bristol City'i 1-0 mağlup etmelerinin ardından Premier Lig'e merhaba dediler. Hull City bu sezona oldukça iyi bir başlangıç yaparak, 7.hafta itibariyle Chelsea ve Liverpool'un ardından 3. sıraya yerleşti. Attıkları 10 gole karşılık, yemiş oldukları 11 gol ile averajlarının negatif değerlere düşmesini de içeride aldıkları 5-0'lık Wigan mağlubiyetine borçlular! İki hafta üst üste Londra'da oynayıp 6 puanla evlerine dönüyorlar Arsenal Ve Tottenham galibiyetlerinin ardından.
Genel manada lige çıkan takımdan çok fazla değişiklik yapmadan, eski takımlarında kendilerinden çok büyük beklentiler olan ancak tutunamayan oyuncuları takıma takviye ederek başladılar sezona. Bunların başında da Arsenal ve Tottenham deplasmanında attığı gollerle son zamanlarda takımın kahramanı olan Geovanni geliyor. Geovanni daha önce Barcelona,Benfica ve Manchester City formalarını giydi, ancak Manchester City’de geçen sezon sadece 4 maçta ilk 11 başlamış olması geçen sezonki istikrarını anlatmaya yetiyor. PSG’den transfer edilen ve daha önce Bolton ile EPL tecrübesi yaşamış olan Bernard Mendy bu sene takıma yapılan bir başka transfer. Arsenal’a atılan gollerden birinin sahibi Daniel Cousin ise daha önce Lens formasını da giymiş olan ve bu sezon Rangers’tan transfer edilmiş golcü oyuncu. 2007-2008 sezonunda Rangers’a transfer olmadan önceki sezonda forma şansı bulamamış olan Cousin, geçtiğimiz sezon Rangers formasıyla 4 kulvarda toplam 26 maça çıkarak 12 gole imza atmış. Daha önce Everton ve Newcastle tarafından denenen ancak sözleşme imzalattırılmayan Kamil Zayatte, Young Boys’tan kiralık olarak oynayan bir başka Hull City futbolcusu. Bir başka kiralık oyuncu ise Wigan’dan gelen ve geçen sezon sadece 8 defa Wigan’la maça çıkmış olan Marlon King.Sunderland’dan kiralık olarak gelen ve daha önce Manchester United genç takım formasını da giymiş olan Paul McShane ise bu sene takıma monte edilen 22 yaşında genç bir İrlandalı. Bu sezon yapılan transferler içerisinde adını daha önceden en fazla duyduğumuz oyuncu George Boateng. Middlesbrough’dan transfer edilen 33 yaşındaki orta saha oyuncusu bu sezon transfer edilen en istikrarlı oyuncuların arasında.
Aşağıda takımda yer alan oyuncuların, Hull City takımına katılış tarihlerini yazdım. Genel manada 2006-2007 sezonunda takıma yapılan takviyeler söz konusu. Çünkü Hull City şu an takımın başında bulunan ve 2006 yılından bu yana takımın teknik direktörlüğünü yapan Phil Brown ve başkanlığını yapan Paul Duffen ile 2006 yılında başlayan bir atılımın içerisindeydi. Şu ana kadar görünen tabloda ise bunun meyvesini yiyor durumdalar.Bizim diyarlarda olduğu gibi takımı lige çıkarıp, istifa eden ya da gönderilen teknik adamlara inat Hull City aynı teknik adamla devam ediyor.Takıma yapılan en pahalı transfer ise 2,5 milyon poundluk transfer bedeliyle Tottenham'dan gelen Anthony Gardner. Tabii ki sezon sonuna kadar neler değişir bilinmez, ancak şu ana kadar futbola renk katarak Hull City'nin biz futbol severlerin beğenisini kazandığı tartışılmayacak nokta. Tüm başarı dileklerimizi The Tigers’a yani Hull City’e gönderiyoruz...

Tottenham maçındaki ilk 11:Boaz Myhill(2003-2004), Andy Dawson(2003-2004), Ian Ashbee(2002-2003),Micheal Turner(2006-2007),Deiberson Geovanni(2008),Paul McShane(2008),Dean Marney(2006-2007),Marlon King(2008),Kamil Zayatte(2008),Daniel Cousin(2008),George Boateng(2008)

Yedekler:Bryan Hughes(2007-2008),Matt Duke(2006-2007),Richard Garcia(2007-2008),Bernard Mendy(2008),Peter Halmosi(2008 ),Caleb Folan(2007-2008 ),Samuel Ricketts(2006-2007)

Diğerleri:Nathan Doyle(2006-2007),John Welsh(2006-2007),Wayne Brown(2007-2008),Ryan France(2003-2004),Craig Fagan(2004-2005),Nick Barmby(2004-2005),Dean Windass(2007-2008),Nicky Featherstone(2006-2007),Matt Plummer(2003),Anthony Gardner(2008)

Takımdaki genç oyuncular:Will Atkinson,James Bennett,Liam Cooper,Jammie Deivid,Bill Law,Joe Lamplough,Steve Gardner,Nick McNamara,Micheal Bridges,Ryan Kendall

Görüldüğü gibi Tottenham maçına çıkan 18 içerisinde 8 oyuncu bu sezon takıma katılmış, genel takımda ise bu sayı 9'a çıkıyor. Yukarıda sıraladığım toplam 38 oyuncu içerisinde bu sezon takıma katılan oyuncu sayısının yaklaşık olarak 4'te 1 oranında olduğu ortaya çıkıyor, ki bu da olabildikçe makul bir değer lige yeni katılmış bir takım için. Bir takımın kendi haddini bilmesi, en azından plan ve programlarını belirlemiş olması ve buna sadık kalmasının güzelliklerini görüyoruz The Tigers'ta. Bir başka Londra takımı olan West Ham ile oynanacak gelecek haftaki maçta, Green Street Hooligans filminden kaynaklanan West Ham sempatimize rağmen haydi bastır Hull City diyoruz...

5 Ekim 2008

Yürüyen Merdiven #3

Sorumuzda değişiklik yok halen:Bu takım yürüye yürüye şampiyon olur mu başkan?

3 Ekim 2008

Yolcudur Newcastle

Futbolun beşiği İngiltere'de satılmayacak kulüp kalmayacak bu gidişle. Chelsea'nın satışı ile iyice dünya gözüne giren bu satışlar durmadan devam ediyor. Son çıkan haberler ise Newcastle United'ın satılacağı yönünde.Transferlere yapılan milyonlarca poundluk harcamaların ardından bir türlü gelmeyen başarı ve son olarak Keegan'ın ayrılışı kulübü iyice zora sokmuş durumda. Newcastle menajerlerinde Joe Kinnear yaptığı açıklamada, Mike Ashley'in kulübü satmak için 8 firmayla görüştüğünü söylemiş. Henüz bir resmi açıklama yapılmamış olsa da içeriden gelen bu haberler bu kulüben de muhtemelen satılacağı yönünde.

Arsenal'den En Erken Golü Bilene Saat

Arsenal yeni bir yarışma hazırlamış taraftarlarına, Arsenal'in saat sponsoru desteğiyle. 2008/2009 sezonu boyunca Arsenal'in attığı goller içerisinde en erken olanını bilen katılımcıya 4,150 £ değerinde bir saat hediye edilecek. Ve bu şanslı taraftar aynı zamanda Arsenal Tv ile röportaj yapma fırsatını yakalayacak. Öte yandan bu saatin aynısını en erken golü atan futbolcuya verilecek. Yarışmaya her ay bir kere katılım hakkı olmakla birlikte, İngiltere'de yaşıyor olmak ve Arsenal.com'a üye olmak şartı gerekiyor. Bu sezon içerisinde en erken atılan goller ise şöyle:

Tarih
Kulvar

Rakip
Skor


Golü Atan
Zaman
16-08-2008Premier League
West Bromwich Albion
10Nasri3:44
13-09-2008Premier League(D)
Blackburn Rovers
40Van Persie7:34
30-08-2008Premier League
Newcastle United
30Van Persie17:51
20-09-2008Premier League(D)
Bolton Wanderers
31Eboue25:12
20-09-2008Premier League(D)
Bolton Wanderers
31Bendtner26:43

Metalist:4-Beşiktaş:1

İlk maçların ardından heyecan beklediğimiz tek maç Beşiktaş maçıydı dün akşam. Kayseri ve Galatasaray'ın ilk maçlarda aldıkları sonuçlar itibariyle beklediğimizin aksi bir durumun gerçekleşmesi bir mucizeye bağlıydı sadece. Bu yüzden Beşiktaş maçını tercih ettim seyretmek için. Maça konsantre olamamış bir Beşiktaş vardı sahada dün akşam ilk maçtaki avantajlı skora rağmen. 180 dakikalık bir eşleşmede herşeye rağmen dünkü maçın 70. dakikasına kadar da şans Beşiktaş'ın yanındaydı. İlk maçta rakip birçok pozisyon bulup değerlendirememiş, direğe takılmış ve ikinci maçta da onca pozisyona rağmen skor halen 2-0'dı 70. dakikaya kadar. Yani o dakikada atılacak bir gol, eşleşmenin gidişatını değiştirebilirdi. Ancak olmadı, Beşiktaş beklenilen o golü atabilecek pozisyonları bulmakta bile zorlandı. Defansta Sivok'un eksikliği bariz şekilde kendini belli ederken, Zapo'nun kritik hatalarına Gökhan Zan'ın kötü performansı eklenince yapacak pek de birşey kalmamıştı Beşiktaş adına. Rakibin adını daha önce pek duymamış olduğumuzdan kendisini de kuvvetsiz zannediyorduk belki. Ancak, hiç de kötü takım olmadıklarını iki maçta da sergiledikleri performanslarından gördük. Sezona başlarken Sivasspor, Kayserispor, Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray ile avrupa kapısına dayanmıştık. Ancak sadece Fenerbahçe ve Galatasaray kapıdan geçebildi.

2 Ekim 2008

Genç Tecrübe

Haftasonu Emirates'te alınan Hull mağlubiyetiyle Arsenal'de bozulan moraller, güzel oyunun ardından alınan farklı Porto galibiyeti ile yerine gelmiş durumda. Özellikle Van Persie-Adebayor ikilisinin artan uyumu taraftarların da beğenisini kazanmış durumda. Her ne kadar takımda varolan tecrübe eksikliğinden gem vuruluyor olsa da, içeride alınan bir lig mağlubiyetinin ardından Şampiyonlar Ligi'nde grubun ikinci torba takımını bu genç takımla sirkülase etmek kazanılan tecrübeler açısından çok faydalı olmuş durumda. Bu sene ligde yedikleri 4 golün 3'ü kornerden gelince, Wenger buna karşı özel önlemler alarak çıktı Porto maçına ve karşılığını da aldı.Bizim teknik adamlarımız kulübeden çıkma zahmetinde bile bulunamıyorken başka diyarlarda yapılan analizler takımın oyununu tamamen değiştirebiliyor.

30 Eylül 2008

Fenerbahçe:0-Dinamo Kiev:0

Geçtiğimiz sezon içeride oynadığı tüm Avrupa maçlarını kazanmış bir takımın 5 ay içerisindeki büyük değişimini gördük bu gece. Sıradan takımları içeride rahatça geçebilen ( bkz. PSV) bir takım, bu sene doğru dürüst rakip kaleyi yoklayamıyor hale gelmiş durumda. Bu maçtan önce Dinamo Kiev'e 1 puan verelim maç oynanmasın denseydi kuvvetle muhtemel razı gelirlerdi. Fenerbahçe maça geçen hafta kaybettiği Sivas deplasmanındaki dizilişiyle başladı sistem olarak. Kalede Volkan'lardan Demirel olanı ve defansta Edu vardı sahada. Özellikle ilk yarı akıllarda kalan tek pozisyon Volkan'ın topu aynı pozisyon içerisinde iki defa ıskalamasıydı, keza ilk yarıda akıllara gelen pozisyonlar Kiev takımına aitti. Sola hapsedilmiş bir Emre, ne yaptığı belli olmayan bir Selçuk,sakat Alex,istikrarsız Kâzım ve birşeyler yapma gayretinde olan Maldonado orta sahasına bu kadar sabredebilmek ciddi emek gerektirir. İkinci yarının ilk dakikalarında bulunan birkaç pozisyon tempoyu az arttırmış olsa da ikinci sınıf bir futbol maçı vardı sahada. Ekranın karşısında tırnaklarımızı yiyerek oyuna müdahale beklerken, en azından sistemde bir oynama beklerken Luis kulübeden çıkmadı bile. Dakikalar 77'yi gösterirken mecburi değişiklik gerçekleşti Burak-Alex değişikliğiyle. Burağın sonradan oyuna girmediği maç var mı onu da bilmiyorum şu an. Emre'nin ortaya çekilmesini ve Selçuk-Uğur değişikliği beklerken bu defa da Emre-Uğur değişikliği gerçekleşti yine klasik bir hamle olarak. Böylesine temposu düşük ve kilitlenmiş bri maçta hamle yapmamış olmak tartışılması gereken ciddi bir zaaftır. Bu zaafı Dinamo Kiev kullanamamış olabilir ancak bundan çok daha az hataları affetmeyecek iki takım var grupta. Güiza iyi futbolcu, koşuyor, çabalıyor, pres yapıyor yani iyi niyetli.Eleştirilmesi gereken yönleri de vardır elbet, mesela şu saydığımız özelliklerden bazılarının Kezman'da da oluşu gibi. Ancak yine de Guiza Kezman'dan daha kalite bir adam görünümünde şu ana kadar. Fenerbahçe'nin Aurelio'dan daha büyük kaybı görüldüğü üzere Zico olmuştur. Takımın ruh hali tribünlere de yansımış durumdaydı belirgin olarak. Geçen seneki kadrodan sadece Kezman-Guiza değişikliği olsaydı diyorum ve hayallere dalıyorum...

26 Eylül 2008

Yürüyen Merdiven #2

Soruda bir değişiklik yok: Bu takım yürüye yürüye şampiyon olur mu başkan?

Tra-nsfer-bzonspor

Son zamanlarda en fazla transfer trafiği yaşayan takım Trabzonspor sanırım. Avrupa dışına da transfer yaptıkları için alışık olduğumuz transfer dönemleri dışında da hareketlilik yaşayabiliyor Trabzonspor. İyi paralar kazanıp, Türkiye'nin transfer rekolarını altüst ediyorlar. Ancak gönderdikleri futbolcuların ne kadar kritik olduğu göz önüne alınınca yapılan hareketlerin çok da yerinde olmadığı görünüyor. Gökdeniz, Tekke ve de son olarak Yattara takımın çehresini değiştirebilecek oyuncular. Şampiyonluğa giden bir yolda yerleri sıradan oyuncularla doldurulamayacak oyuncular. Vardır elbet bir düşündükleri ama maçı çevirebilecek yetenekte adamlar olmadan şampiyonluğa oynayabileceklerini zannetmiyorum.

Yetmedi Mi?

Bugüne kadar rakipleri eleştirdik Aziz Yıldırım'ın konuşma tarzıyla dalga geçtikleri için. Çünkü birisinin bir zaafıyla dalga geçmek sağlıklı bir eleştiri ortamından ziyade, çaresizliğin getirmiş olduğu belaltı vurmadan başka birşey değildir. Tribün-başkan tartışmaları ekseninde takımın halini unutur olduk son zamanlarda. Durmadan yapılan açıklamalar, atılmayan geri adımlar ve sonuç olarak zarar gören bir takım. Son olarak Sivas'ta açılan ve Aziz Yıldırım'ı tiye alan bir pankart. Yetmedi mi takıma zarar verdiğiniz?Güzel şeyler olmuyor, köklü bir değişiklik lazım. Yeni şeyler söylemek lazım...

25 Eylül 2008

Lig Kupası

-Başarıya bu kadar uzak başka bir takım var mıdır bilemiyorum. Lakin harcadığı paraları göz önüne alırsak taraftarlarını çeşitli hastalıklara sevketmesi kaçınılmaz bir durum. Newcastle United'dan bahsettiğimi anlamamış olan yoktur sanırım, zira bu cümleler dünya üzerinde kaç takıma kurulabilinir emin değilim. Bugün Lig Kupası'nda evinde lige kötü başlamış bir diğer takım Tottenham'a 2-1 kaybetmiş Newcastle.
-Bir diğer skor ise arapların takımı Manchester City'den: Brighton & Hove A. normal süresi 1-1, uzatmaları da 2-2 biten maçı penaltılar sonucu 5-3 kazanarak paranın kıymetini gösterdi arap arkadaşlara.


Bu arada biz bu diyarlarda haftada 2 maç yapmaya şikâyet ederken, uzak diyarlarda 4-5 kulvarda yarışan adamlar aynı zamanda hafta içi lig maçı da yapıyorlar. Paket program(bkz. Fatih Terim)
Madrid 7 atmış, Milan deplasmanda kazanırken, Roma eli boş dönmüş Genoa deplasmanından. Milito 2 golle yeniden adapte olduğunu göstermiş.

24 Eylül 2008

Kâzım Kanat

Çok defa kızmışızdır birbirimize bir futbol tartışmasının ardından, ya da büyük maçın ardından içimizden nefret duygularını bile geçirmişizdir. Bazen tahammülsüzlük, bazen hazmedememek bazen de anlık sinirler...Kâzım Kanat'ın da bir çok yorumuna kızdık, güldük... Hayat kısa. Kızmaya yer kalmayacak kadar kısa hem de...Kâzım Kanat kanatlanarak göçtü bu diyarlardan...Yolun açık olsun Kâzım Kanat..

23 Eylül 2008

Zico Bunyadkor ile Anlaştı

22/09/08 Zico confirma acerto com Bunyadkor, do Uzbequistâo

Zico'nun resmi sitesinde geçen haberin başlığı bu şekilde. Adını son zamanlarda çok sıkça duyduğumuz takım Bunyadkor(Rivaldo'nun takımı adı ile daha fazla nam salmış olan takım) ile anlaşmış Zico. Sözleşmenin ayrıntıları hakkında bir bilgiye rastlayamamış olsam da uzun soluklu bir sözleşme olmayacağı kanaatindeyim. Brezilya'da torun bakarken, arada küçük bir Özbek serüveni yaparak aynı zamanda cebini de doldurmak istemiş olabilir Zico. Alper Abi'nin de tasdiklediği üzere Özbek ligi Kasım sonunda bitiyor ve bu zaman aralığı da takımlarda en fazla yaprak dökümlerinin yaşandığı zamanlar. Zico, son zamanların göz önünde olan takımı Bunyadkor ile alacağı bir başarıyla sezon arası Avrupa'da boşalan bir teknik direktörlük koltuğuna oturabilir. En azından ben böyle umuyorum...

22 Eylül 2008

Yeniden

Üniversite hayatımın son senesi olması umuduyla, yeni sezon hazırlıkları sebebiyle bir süredir yazamıyorum. Yazamadığımız zamanlarda Porto mağlubiyetiyle dönen Fenerbahçe, tura yaklaşan Beşiktaş ile Galatasaray, turu Eyfel'in tepesine bırakan Kayseri vardı. Lig'de 3 büyükler haftayı 3'er farklı galibiyetlerle kapatırken, Arsenal geçen sene olduğu gibi sezona iyi başladı ilerisi için yine yeni soru işaretleriyle. Bayern evinde arkayı 5'lerken, Chelsea-Manchester United maçından galip çıkmadı. Hayat şimdi yeniden eski düzenine giriyor benim için...

14 Eylül 2008

Limitsiz Theo

İngiltere'de şu sıralar gündemin ismi Hırvatistan maçındaki attığı 3 gol ile Theo Walcott. Arsene Wenger de oyuncusu hakkında kulağa hoş gelen cümleler kurmuş. Theo'nun yetenek ve potansiyelinin bir limiti olmadığını söyleyen Wenger, 22-23 yaşına kadar kendisini çok daha fazla geliştirerek herşeyiyle tam bir futbolcu olacağını belirtmiş. Bu patlamanın kimseyi şaşırtmamasını söyleyen Wenger onun zaten iyi bir oyuncu olacağı belliydi demiş. Yürü be Walcott kim tutar seni...

13 Eylül 2008

Yürüyen Merdiven!

Soru kısa ve net: Fenerbahçe yürüye yürüye şampiyon olur mu başkan?

11 Eylül 2008

Güney Afrika'10

Portekiz gecenin şokunu yaşayan takım oldu. 86. dakikada öne geçip ardından son dakikada yedikleri iki golle sahadan boynu bükük ayrıldılar.
İngiltere'nin Euro 08'de boy göstermesini engelleyen Hırvatistan diyet ödedi. İngiltere içeride kaybettiği maçın acısını deplasmanda 4-1'lik skorla çıkarttı. Formunu günden güne yükselten Theo Walcott hat-trick yaparak galibiyete damgasını vurdu.

-Gecenin bir diğer hat-trick yapan ismi Almanya'da Klose oldu. Ancak, Almanya Finlandiya deplasmanından 3-3'lük skorla evine döndü.
-Grubumuzda oynanan maçlarda ise Bosna Hersek, Estonya'yı 7-0 ile geçerken İspanya içeride Ermenistan'ı 4-0 mağlup etti.

Düşman Göründü!

Fatih Terim grubun iki maçının ardından şimdilik yeni düşmanı belirledi. Hayırlı, uğurlu olsun... "Bu tür şeylere cevap vermeyiz, sonuçta bitti gitti! Futbol sahada oynanır, biz Belçika’da onlara gereken dersi veririz."

10 Eylül 2008

Bu Nedir Ya? =)

İnternette dolaşırken karşılaştım bu eski gazete haberine. turkhooligans.com damgalı bir resim.
"Beşiktaşlı futbolculardan kaleci Metin ve Şifo Mehmet, Fener'in Gorden Milne'i almak istemesime ilginç bir cevap verdiler."
"K.Metin ve arkadaşlarının Fenerbahçe'ye cevabı."

Vladimir Beschastnykh

Bazı futbolcular vardır sadece isimlerinin gariplikleriyle hafızalarda kalan. Vladimir Beschastnykh de bu oyunculardan biri hatta belki de ülkemize gelenlerden bu konuda başı çekenlerden. 2002-2003 sezonunda S.Moskova'dan transfer edilmişti Fenerbahçe'ye. Rivayetlere göre dönemin Fenerbahçe'li yöneticilerinden Sadettin Saran bu transfer için Rus mafyası ile papaz olmuştu. Daha sonradan Saran'ın kulüpten ayrılma sebepleri arasında baş neden olarak bu transfer öne sürülmüştü. Keza Saran denildiği zaman hemen herkesin aklına ilk bu transfer gelir. Washington'un kalbindeki rahatsızlık nedeniyle takımdan ayrıldığı sezonun ardından transfer gündemine alınmıştı Vladimir. Almanya ve İspanya liglerinde de oynamış olduğunun referansına bir de milli takım kariyeri eklenince o zamanki forvet arayışı Vladimir Beschastnykh alınarak halledilmişti. Ya da en azından biz öyle sanıyorduk. Geldiği takımda 0,5 gol ortalamasına sahipken Fenerbahçe'de çıktığı 12 maçta ,attığına kendisinin de inanamadığı, 1(yazıyla bir) gol atmıştı. Belki de isminin gereklerini yapıyordu Fenerbahçe'de Vladimir. Rusça'da beschastnykh kelimesinin "şansı olmayan" anlamına geldiğini bir arkadaştan duymuştum. Gerçi o bana "bu adam harbiden cenabet" demişti ama biz yine de şanssız olarak alalım kelime anlamını. Rebrov ile birlikte uyum sorununu halledeceğini düşünürken uyum sağlayacak kadar gündeme oturamadı Vladimir. Verilen şansları da değerlendiremeyince takımda yer bulması imkân sız bir hal aldı. Geldiği sezonu takip eden sezonda Kuban'a giden Vladimir daha sonra bu istikrarını bozmadan her sezon bir takım değişti. Sırasıyla Kuban,Dinamo Moscow, Oryol, Khimki, Volga Tver'de forma giyen Vladimir şu sıralar Kazakistan takımlarından FC Astana'da top koşturuyor. Bu diyarlara gelmeden evvelinde fena sayılmayacak bir adamdı ama buraların havasını soluduktan sonra bir haller oldu, gol makinesi aldık diye sevinirken dişlileri çark etti adamın.

9 Eylül 2008

Oynamadı Mı?

İnternette Emre haberleri hit yapmış durumdayken resmi sitesindeki bir görüntü dikkatimi çekti. Önce Fenerbahçe resmi sitesi Emre'nin kariyerinde zirve yaptığı Galatasaray geçmişini yok saydı ardından da Emre kendi sitesinde her ne kadar kariyer bölümünde tek cümlelik yer vermiş olsa da anasayfada yer alan resimde Galatasaray kariyerini özetlememiş. Keza Fenerbahçe formasıyla da birebir fotoğraf yok. Birilerinin Emre'ye kariyerini Galatasaray'a borçlu olduğunu hatırlatması gerekiyor sanırım.

Emre Milli Takım Kampından Ayrıldı

Az önce Fatih Terim açıkladı Emre'nin kamptan ayrılmış olduğunu. Biz sakatlık ihtimalini düşünürken asıl sebebinin annesinin rahatsızlığı olduğunu açıkladı Terim. Son oynanan maçtan sonra yapılan haberler annesini üzdüğünden annesi daha fazla dayanamamış yapılan yorumlara. Geçirdiği kriz sonrası Emre kamptan ayrılmış. Takip edenler Emre hakkındaki düşüncelerimi bilir; kendisi desteklediğim takıma transfer olmuş olmasına rağmen desteğimi alabilmiş bir oyuncu değil. Lakin buradaki olay farklı bir durum. Bir oyuncu kötü oynayabilir, hatta çok kötü oynayabilir ancak hangi durumda hakareti hak ettiğini merak ediyorum. Olaya belki tek taraflı olarak bakıyoruz ama aşağıdaki sözleri biri bana söylerse ve de ben ardındaki maçta iyi oynayıp takımın galibiyetine katkıda bulunursam bunu söyleyen adama değil kol göstermek....!
Bu oyuncu nasıl Milli Takım kaptanı oluyor anlamıyorum. Kendine ve takım arkadaşlarına saygısı olmayan karaktersiz biri. İsviçre maçında da gördük. Bunun liderlik vasfı yok. Son 5 yılının yüzde 80ini sakatlıklarla geçiren ve maçı ancak 60 dakika oynayabilecekken 90 dakika oyunda kaldığı zaman hocasına teşekkür bile eden biri. Böyle karaktersiz birine ben karşıyım. Emreden kaptan olmaz‚ lider olamaz. Türk gençlerinin önüne bunu lider diye koyamazsınız.

Taşınıyorum...

Bloğu değiştiriyor olduğumdan 6 gündür yazı ekleyemiyordum maalesef. Öncelikle bloğa bir bakım yapmayı düşündüm,tema-yazı sitili vs. değiştirmeye niyetlendim. Ancak sonradan gelen öneriler fikrimde değişikliklere neden oldu. Sonuçta bu blogda bir başkasının yeri altında yayın yapıyoruz ve kendimizi emanet etmiş durumdayız. Yarın birgün bir ücretlenme söz konusu olduğunda veya olası bir çökme durumunda kontrol benim elimde olamayacaktı. Bu durumda bendeniz de yeni bir alan adı ve yer alarak kendi sitemi oluşturmayı düşündüm. Bir başka ifadeyle başkasının bahçesine apartman dikeceğime kendi bahçeme ufak da olsa bana ait olan bir ev yapmayı uygun gördüm. Buradaki tüm arşivi oraya taşıyıp an itibariyle kullanıma açtım yeni siteyi. Aynı zamanda nacizane çektiğim fotoğraflarımı da paylaşacam yeni sitemde. Henüz buradan kopup direk yönlendirmeyi düşünmüyorum. Bir geçiş aşamasının ardından direk o siteye yönlendirecem bu adresi de. Umarım doğru bir iş yapmışımdır... www.derinlemesinepas.com

3 Eylül 2008

Kim Haklı?

Lugano ilk Porto deplasmanında cezalı mı değil mi konusu netlik kazanmış değil insanların gözünde. Resmi site! ilk maçta Lugano için sarı kart gördü derken UEFA öyle bir kart olmadığını söylüyor. FB Tv başta olmak üzere birçok yayın organı da Lugano'nun iki maçta da sarı kart gördüğünü yazdı. E bu durumda kim haklı?
STAT: Partizan
HAKEMLER: Craig Aleander Thomson , Francis Andrews , Tom Hug Murph (İskoçya)
FK PARTİZAN: Mladen Bozovic , Stevanovic , Dordevic , Paunovic , Lazic (Cadikovski dk. 88), Bogunovic (Marinkovic dk. 78), Petrovic (Maletic dk. 72 ), Sikimic , Knezevic , Diarra , Obradovic
FENERBAHÇE: Volkan Demirel , Gökhan , Lugano , Edu , Roberto Carlos , Kazım (Burak dk. 55), Selçuk , Alex , Uğur (Maldonado dk. 84), Semih (Emre Belözoğlu dk. 61), Güiza
GOLLER: Paunovic (dk. 11), Bogunovic (dk. 14) (Partizan), Alex (dk. 45 pen.), Guiza (dk. 50) (Fenerbahçe)
SARI KARTLAR: Alex, Burak, Lugano (Fenerbahçe), Cadikovski (Partizan)


2 Eylül 2008

Robinho City'de

Son günün en beklenmedik transferi oldu bu. 42 milyon euro (£34.19m) temiz para.Robinho, Chelsea, Madrid, City ve ben dahil olmak üzere herkes şaşkın.Berbatov da antrenmandan apar topar çıkıp uçağa gitmiş. United yöneticileri havaalanından alıp götürmüşler Berbatov'u.
Edit: Tottenham Manchester United ile anlaştıklarını açıkladı Berbatov konusunda. Açıklanan bonservis bedeli ise
£30.75m.

1 Eylül 2008

Golden Foot

Generalsiz Ordu

Arsenal'in eski orta saha oyuncusu Vieira eski takımı hakkında yorumda bulunarak orta sahada bir takım liderine ihtiyaç hissedildiğini söylemiş. Arsenal'in kâğıt üzerinde her takımı yenebilme kapasitesine sahip olduğunu Vieira, kâğıt ile sahanın farklı yerler olduğuna da dikkat çekerek bunu başarabilmek için orta sahada sorumluluk üstlenebilecek adam alınması gerektiğini söylemiş. Daha önceden Wenger'in iyi transferler yapmış olduğuna dikkat çeken olan Vieira henüz transfer beklediğini belirtmiş. Wenger de transfer sezonu kapanmadan bir ya da iki takviye olabileceğinin sinyallerini vermiş. İyi bir takıma sahip olan Arsenal bu takımı yönetecek bir adamı da sahaya koyabilirse güzel şeyler olacak. Son saatler yaşanırken herşey olabilir takımda.

2 Hafta

Ligimizin ilk iki haftası bugün oynanacak Beşiktaş-Konyaspor maçı ile geride kalmış olacak. İlk deplasman kâbusuna taraftarlarını alıştırmış olan Fenerbahçe deplasmanda Gaziantepspor mağlubiyeti ile sezona başlayarak kimseyi şaşırtmadı. Galatasaray içeride 4-1'lik Denizlispor galibiyeti ile başlarken Beşiktaş Ertuğrul Sağlam'ın da dediği gibi alıştığı türden bir galibiyet aldı. Fenerbahçe sahada var gibi görünen ama aslında olmayan kanatlarıyla ikinci maçta da zorlandı. Belediye 9 kişi kalıp takımlar sahada eşitlenince galibiyet golleri de geldi. Guiza her ne kadar gol atamamış olsa da kırmız karttaki etkisi,asisti,ara koşularıyla en azından ilerisi adına umut verdi. Alex'in Partizan maçında sol beke gelip top aldığını gördükten sonra artık kendisi adına pek fazla yorum yapmaya gerek olmadığını düşünüyorum! Galatasaray ikinci hafta da Kayseri deplasmanındaydı ve özetlerinden görebildiğim kadarıyla pek fazla heyecan verici maç olmamış. Bu maçın en büyük etkisi bundan sonra kaleyi De Sanctis'in alacak olması oldu.Gaziantepspor yönetimi iyi bir takım kurmuş, bu sezon iyi işler yapabilme potansiyelleri var. Ankara takımları cümbür cemaat kötü bir başlangıç yaptılar sezona. Trabzonspor da iyi bir giriş yapmış olsa da lige Ersun Yanal takımı olduğundan aradan zaman geçmesini beklemekte fayda var.

Şampiyonlar Ligi

Memlekette bulunuyor olmanın verdiği rahatlıkla yaydıkça yaymış olmalıyım ki uzun bir süre yazamadım bloğa. Bu süre zarfında futbol adına önemli gelişmeler yaşandı. Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi'ndeki rakipleri belli olurken diğer temsilcilerimizin UEFA kupasındaki rakipleri belli oldu. Arsenal-Porto-D.Kiev G grubunda Fenerbahçe ile mücadele edecek. Grup fena olmasa da fikstür kötü oldu Fenerbahçe için. İlk ve son maçların içeride oynanmasının ne kadar önemli olduğunu geçen sezon görmüştük. İlk maçta Lugano cezalı Edu sakat ve Porto deplasmanı. Fenerbahçe'nin kaderi içeride üst üste oynayacağı ilk iki maça bağlı. Porto deplasmanından mağlubiyetle dönülmesi durumunda bile içeride alınacak iki galibiyet Fenerbahçe'nin gruptaki kaderini çizecek. Uefa kupasında ise Beşiktaş ve Galatasaray'ın rahatlıkla gruplara kalacağını düşünürken Kayseri adına maalesef pek umutlu değilim.

26 Ağustos 2008

İtiraz Yoksa Sorun Yok

Yeni getirilen kurallar gereği TSL'de oynayan takımların kadrolarında 18 yaşını doldurmamış PAF takımından bir oyuncu bulundurmaları gerekiyor. Geçen sezon oynanan ve Beşiktaş'ın 3-2 kazandığı Trabzonspor-Beşiktaş maçında,Beşiktaş bu kuralı ihlal ederek ilginç bir garipliğe imza atmış. Ancak işin daha da garibi bu yanlışın bilgisayarlı sisteme rağmen dikkat çekmemiş olması ve kural ihlalinin gözardı edilmiş olması. Sivasspor'un itirazı ise olayın üzerinden zaman geçtiğinden usülden dolayı kabul edilmemiş. Birilerinin yaptığı hatalar sadece itiraz durumunda gün yüzüne çıkacak sanırım. İtiraz eden, elleşen yoksa da bırakın öyle kalsın...

Milan Baros Galatasaray'da

Eksik bölgeye mantıklı bir transfer yapıldı Galatasaray tarafından. Geçirdiği ağır sakatlığın ardından bir düşüş söz konusu olmuş olsa da henüz yaşının 27 olması transferi daha da makul kılıyor. Son yıllardaki performansı çok fazla dikkatleri çekmiyor olsa da getirilebilecek iyi adamlardan biriydi Baros.Son olarak Porsmouth takımında kiralık olarak görev alan Çek futbolcunun ligde golü bulunmuyor olsa da FA Cup'ta çok faydalı işler yaptı. Şampiyonlar Ligi'ne kalınması halinde beklenilen bir forvet transferi söz konusuydu, bu tarihten önce olması sürpriz oldu.

22 Ağustos 2008

Silvestre Gunners'da

Manchester United'ın belki de fazla ihtiyaç hissetmediği ancak Arsenal'in ihtiyaç duyduğu bir adamdı Silvestre. Arsene Wenger yöntemleri diye bahsetmiştik ve Wenger bu yöntemlerin dışına çıktı bu transferi yaparak. Arsenal'in 30 yaş civarlarında bir futbolcu aldığını -hafızamı ne kadar zorluyor olsam da- anımsayamıyorum. Remi Garde, Oleg Luzhny, Davor Suker ve William Gallas transferleri 27 yaş civarlarındaydı, ilk aklıma gelenler olarak. Bir kırılma noktasıdır belki bu transfer, takımın yapısını oluştururken. Tecrübesiyle takıma katacağı çok şey olacaktır Silvestre'nin. İlk aşamada belki 11'de yer bulamaz ancak oynayabildiği pozisyonlar gereği takıma katkısı tatmin edici seviyede olacaktır. Hücum edilmesi gereken durumlarda Silvestre'nin varlığı 3'lü defans yapısını da mümkün kılacaktır. Aynı zamanda Clichy öne alınıp Silvestre arkasında da oynayabilir takım içerisinde. Ancak yine de takımın bir defansif orta saha oyuncusuna ihtiyacı olduğu gerçeği değişmiyor tüm yapılan transferlere rağmen.

Not: Arsenal ile ilgili yazıları bir başka blogda da yazmaya başlayınca burada boşlamış oldul gunners haberlerini. Aynılarını buraya da koyacam bundan sonra, Wenger'e ayıp olmasın.

19 Ağustos 2008

14 Defa Sağol PSG

Kim Daha Çok Fenerbahçeli?

Her sezon temmuz-ağustos ayları Fenerbahçe adına transfer haberleriyle geçer resmi site yalanlamalarla dolardı. Özellikle son zamanlarda sanki bir transfer sezonu değil de tribün kavgası sezonu yaşanıyor. Resmi yollarla kulüp ve gruplar açıklamalarda bulunarak kendi Fenerbahçeliliklerini savunuyorlar. Hangi açıklamayı okursak herkes haklı bu nasıl işse?Tribün kültürü çok sağlam olan bir taraftar olduğumu iddia edemem ancak münferit bir taraftar olarak uzaktan olaya bakan ve tarafsız olan biri olarak birkaç kelam edebilirim bu konuda yaşanan bunca olayın ardından. Taraftar grupları tribün sakinlerinin ateşleyicisi, deplasman maçlarında takımın arkadaşıdırlar, kendilerini takıma adamışlardır ama...Evet birçok ama dizilebilir gruplar adına geçmişte yapılan hatalarına dair. Görebildiğim kadarıyla şahıslardan kaynaklanan zorbalıklar ve anlam taşımayan hareketler fazlaca olmuştur ve bu gerçekten maçı seyretmeye gelen insanlara ciddi zarar vermiştir. Bağırmayan taraftarlara küfür etmeyi bile sıradan bir hareket olarak algılayan bu insanlar aynı zamanda kişisel menfaatlerini de gözetmişlerdir. Tribünün sadece kendilerinden ibaret olduğunu zannediyor olmalılar ki bazı çıkışlarından alternatifsiz olabileceklerini ima ediyorlar. Zamanında bazı rant kavgalarının da olmuş olduğu herkes tarafından biliniyor zaten.Deplasman maçlarını anlatırken yaptıkları kavgaları bir övünç kaynağı olarak görebilen insanların gruplar içinde yer alması da düşündürücü bir nokta. Karşılıklı hatalar dizisi olayı bu noktaya kadar getiriyor.Tüm bunların kişisel olaylar olduğunu anımsamakta da fayda var.Tüm bunlar yaşanırken yönetimin haklı olduğunu savunmak da pek anlamlı değil. Ancak burada göze çarpan asıl nokta odak noktası olarak Fenerbahçe-tribün değil de Aziz Yıldırım-tribün noktasının oluşmuş olması. Kendisi tarafından kurulan bir grubu bugün başka takım taraftarı olarak adlandırabilmesi belki de ciddi bir kırılma noktası olacak bu tartışmalarda. Ve yine bu açıklamalarda göze çarpan en farklı nokta ise tribünde bir olmayı başaramamış grupların bu olayların ardından birbirlerini destekleyen açıklamalar yapmış olmaları. Belki de bugüne kadar bir olamayışlarının bir acısıdır bu yaşananlar.

18 Ağustos 2008

100

Geride kalan zamanda 100. yazımızı girmiş olduk bu yazıyla birlikte. Güzel olduğunu düşündüğüm yazılarım kadar tekrar dönüp okuduğumda kötü izlenimi veren yazılar da oldu bu zamanda. Yani klasik olarak iyisiyle kötüsüyle 100 yazı geride kalmış oldu. Umarım ki şartlar el verir de uzunca bir zaman yazmaya devam edebilirim burada. Bloğa başlamamdaki ilham kaynağım olan Lambuja'ya(Alper Abi) sarı-laci teşekkürlerimi sunuyorum...

14 Ağustos 2008

Şaşırmadık

Türk futbolunda bir takımda bir sezondan fazla durduğu zaman bizi şaşırtacak teknik adamlar vardır. Neyse ki bu adamlar bizi şaşırtmayı sevmiyorlar da bir sezon dolmadan takımlarını bırakıyorlar ya da başka şekilde ayrılıyor takımdan. Hikmet Karaman yani "minyatür Terim" den bahsettiğimi herkes anlamıştır sanırım. Sempatik bir görünümü olsa da istikrar kelimesinin zıttı özelliği vardır kendisinin. Herhangi bir arama motoruna girip adını yazdığınız zaman kendisiyle birlikte onlarca takımın adı aynı anda çıkar değişikliği seven bu adamların. Antalyaspor'dan da ayrılmış Karaman ve şahsi görüşüm en geç ligin dördüncü haftasına kadar bir takımla anlaşır.

11 Ağustos 2008

Böyle Biri Vardı Ne Oldu?#3

Henüz 17 yaşındayken River Plate'de oynadığı oyunla Avrupa takımlarının dikkatini çekmeyi başarmıştı Maxi Lopez. Arjantin U-20 milli takımındaki oyunu da Avrupa'ya gitmesini tasdikler yöndeydi uzun sarı saçlı ileri uç adamının. İtalya pasaportuna da sahip oluşu Avrupa takımlarında oynamasını kolaylaştırıp, transferini daha da cazip hale getiriyordu. Çok geçmeden beklenilen olmuş ve Lopez Latin Amerika'ya güle güle demişti 2005 yılında. Barcelona forması altında kendisini seyrederken ileriye dönük olarak çok umutluyduk performansından. Larsson'un sakatlanmasının Lopez'e yarayacağı düşünülmüş olsa da Katalanlarda bir türlü istenilen performansa ulaşamadı.Henry, Ronaldinho, Messi, Eto'o ve Gudjohnsen gibi isimlerin arkasında kalmasının da istediği patlamayı yapamamasında etkisi oldu.Barcelona ve Maxi Lopez adı birlikte anıldığında herkesin aklına ilk olarak düşen Chelsea'ya attığı gol oluyor, bunun dışında derin bir iz bırakamadan Mallorca'nın yolunu tuttu Lopez. Bir sezon Mallorca'da oynadıktan sonra da beklenilen sıçramayı yapamamıştı Tank lakaplı Maxi Lopez. Tam bu sıralarda adı sık sık Türk medyasında da yer alıyordu Beşiktaş ile birlikte. Türkiye'ye gelmesini o sıralarda hemen hemen tüm futbolseverler istemekteydi, kendisine uygun bir lig olduğu düşünüldüğünden dolayı. Ancak çok geçmeden Beşiktaş böyle bir transfer ile ilgilenmediğini açıklamıştı resmi kanallardan. İspanya liginde oynayabilecek düzeyde olmadığı anlaşıldığından olsa gerek ki 2007 yılında Rusya'ya transferi gündeme geldi. Ve oldukça uygun sayılabilecek bir bonservis bedeliyle-2 milyon Euro- Önder Turacı'nın tazminat ödediği FC Moscow takımına transfer oldu. Halen FC Moscow takımında oynayan Lopez La Liga'daki performansından daha hatrı sayılır bir performans sergiliyor olsa da bir daha Barca ayarında bir takımda forma şansı bulabilir mi? İşte orası tamamen bir muamma.

Böyle Biri Vardı Ne Oldu? #1
Böyle Biri Vardı Ne Oldu? #2

Beşiktaş 2008-2009 Sezonu Formaları

Galatasaray ve Fenerbahçe'nin ardından Beşiktaş da geçtiğimiz Cuma günü forma tanıtımını yaptı. İlk bakışta göze hoş gelen gri-siyah enine çizgili forma oluyor. Klasik çubuklunun olmaması zaten abes olurdu Beşiktaş adına. Enine formaları gördükten sonra aklına takılıyor insanın bir Fenerbahçe kıyaslamasının olup olmayacağı?

FeGa

Biri Fenerbahçeli diğeri Galatasaraylı iki ünlü ismin bir araya gelerek ortaya çıkardıkları bir deniz ürünü FeGa. Ali Şen ve Erkan Ayral deniz ile yakından ilgilerini bir projeye dökerek su altı motosikleti projesine katkıda bulunmuşlar. İlk prototibi üretilen bu alet önümüzdeki sene ihraç edilebilecek seviyede üretilmiş olacak. En güzel tarafı ise bu motosikletin üretiminde kullanılan herşeyin tamamen yerli mal oluşu. İsmi de futbolda rakip olan iki takımın kısaltmalarından oluşuyor ve bu bloga yer alışının nedeni de ismindeki güzelliktir. "FE"nerbahçe, "GA"latasaray kelimelerinin ilk iki harflerinden türetilerek bir isim kazandırılmış bu su altı motosikletine. Hayırlara vesile olsun...